Ne şikâyet et, ne edil

Ne şikâyet et, ne edil

Ramazan Haberleri

Yolumuz almak değil vermek yoludur, yük olmak değil, yük almak yoludur. Sıkıntı vermek değil, sıkıntı çekmek yoludur.

6 cilt Mektubatın yani Mektûbât-ı Rabbânî ve Mektûbât-ı Masumiyyenin özeti bir cümledir: “Bu yolun büyüklerini tanımak ve sevmek, dünya ve âhiret saadetinin anahtarıdır.”
¥ Bir büyük zât bir talebesine vazife verirken ”Beynime mi girmek istersin, kalbime mi girmek istersin?” diye sorar. “Efendim, farkı ne?” diye sorunca, “Kalbime girersen âhirete kadar benimlesin. Beynime girersen yarın unutabilirim” buyurur. Talebe bu sefer, “Efendim, kalbe girmenin şartı nedir.” diye sorar. “Şartı ikidir: Kimseyi bana şikâyet etmeyeceksin ve kimse de seni bana şikâyet etmeyecek; çünkü orada sen beni temsil ediyorsun. Yolumuz almak değil vermek yoludur, yük olmak değil, yük almak yoludur. Sıkıntı vermek değil, sıkıntı çekmek yoludur. Hep sen sineye çek, kimseyi şikâyet etme. Öyle yaşa, öyle hareket et ki kimse de seni şikâyet etmesin.”

> Allahü teâlâ insanı kendisi meşhur yapar, insanlara tanıtırsa onu muhafaza eder; ama insanın kendisi meşhur olmak isterse afettir, felâkettir. 

> İmâm-ı Rabbânî, Abdülkadir-i Geylânî gibi mürşid-i kâmiller, bu yolun büyükleri kendilerine tâbi olanlardan gafil değildir.

> Büyükler göç ettikleri zaman ilimleri, ihsanları, feyzleri heybelerinde beraber gider. Dünyada bereket kalmaz. 

> Büyüklerin talebeleri üç sınıftır:

1. Hane halkı gibi
2. Akraba gibi
3. Komşular gibi.

AYNADAKİ MUM

> Aynanın karşısına mum koysanız, aynada mum gözükür, o da ışık verir. O aynanın karşısına başka bir ayna koysanız, o ayna da ışık verir. Dilediğiniz kadar ayna koyun, mum yine orada ışık vermeye devam eder. Asıl mum (kaynak) Peygamber Efendimizdir. Büyükler Onu yansıtırlar.

KİŞİLİK NE ZAMAN BELLİ OLUR?

> İnsanlar zor zamanlarda, zor ile karşılaştıklarında müdara yapamazlar, insanları idare edemezler. Böyle zamanlarda herkes içindekini ve gerçek yüzünü dışa vurur. Yani, bencil bencilliğini, fedakâr fedakârlığını, hain hainliğini gösterir. Bu problemli zamanlar bir imtihandır. Ve dünyada hiçbir imtihanda, girenlerin hepsi kazanmamıştır. Ba’zıları imtihandan başarılı çıkar, ba’zıları ise kalır.

> Hep gülmek iyi değil. Gün tevbe ve istiğfar zamanıdır. Yarına çıkacağımız belli değil. Mümin müminin kıymetini bilmez ise Allahü teâlânın kıymetini hiç bilmez.

> Bilenlerle çalışmak zor olur, sıkıntılı olur. Peki diyen, ihlâslı samimi kimselerle çalışmalı. Bir kimse ihlâslı ise, Allahü teâlâ daha sonra o işi yapma kabiliyetini de verir ona. Ve o da bilenlerden, ama ihlâslı bilenlerden olur.

ÂHİR ZAMANDA ZENGİN OLMALI

> Müslüman, dînini, malını, namusunu, şerefini korumak için zengin olmak zorundadır. İsraf zâten haram, israftan kaçınmak zorundadır. Tasarruf etmek zorundadır. Peygamber Efendimiz, “Ey Eshabım, fakirlik sizin için saâdettir, âhir zamanda, ümmetim için zenginlik saâdet olacaktır” buyurdu. Başka bir hadîs-i şerîfte de “Âhir zamanda iki sarısı olmayan, kullanılmış, horlanmış mendil gibi atılacaktır” buyuruldu. İki sarı, altın ve gümüştür.

***

MELEKLER ALEMİNİ SEYREDİYORDU

Anadolu'da yetişen büyük velîlerden. Şeyh Habîb hazretlerinin soyu, baba tarafından hazret-i Ömer-ül-Fârûk'a ve anne tarafından hazret-i Ebû Bekr Sıddîk'a ulaşır. Sultan Rükneddîn Medresesine müderris oldu. Şerh-i Akâid kitabını okuduğu sıralarda, daha çok ilim tahsîl etmek ve mânevî feyizlere kavuşmak arzusuyla İran taraflarına gitti ve Seyyid Yahyâ Şirvânî hazretlerine talebe oldu. Melekler âlemini seyredecek derecelere erişti. Kalbinde dünyâ sevgisine dâir bir şey kalmamış, yüksek mârifetlere kavuşmuştu. Bir anda fenâ makâmına yükseldi. Bu hâdise ile hocasının büyüklüğünü anlayan Şeyh Habîb hazretleri, on iki yıl onun hizmetinde bulunarak, daha nice yüksek hâllere kavuştu. Habîb Ömerî Karamânî 1496 (H.902) senesinde Amasya'da vefât etti. Said Eken

***

HEP GÖNÜLLERİ ALIRDI

Resûlullah (aleyhisselâm), sabah namazından çıkınca, Medîne çocukları ve işçileri su dolu kablarını önüne getirirler, mübârek parmağını içine sokmasını isterler, kış ve soğuk su olsa da, isteklerini geri çevirmez, gönüllerini hoş ederlerdi.” Enes bin Mâlik diyor ki: “Bir küçük kız, Muhammed aleyhisselâmın elini tutup bir iş için götürseydi, birlikte gider, müşkülünü hallederlerdi.”

EN SON İŞİTMEK GİDER

Ba’zı kimseler vardır ki, ayakda nemâz kılarken vefât eder. Ba’zısı uykuda iken, ba’zısı, bir şeyle meşgûl iken, ba’zısı da, çalgı ve oyunlara dalmış iken, kimisi de, serhoş iken, ansızın vefât eder. Ba’zı kimselere, rûhu çıkarken kendinden evvel geçen tanıdıkları gösterilir. Bu zemânda, o kimse için horuldamak olur ki, insandan başka herşey onu işitir. İnsan işitmiş olsa, elbette helâk olur, korkudan ölürdü. Ölünün his duygularından en son gayb edeceği şey işitmesidir. Zîrâ rûh kalbden ayrıldığı vakt yalnız görmesi bozulur. Fekat işitmek, rûh kabz oluncaya kadar gayb olmaz.

ŞEKÂVETİNİ GÖRENLER

Bunun için Fahr-i âlem “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” Efendimiz, (Ölüm hastalığında olanlara şehâdeteyn-i kelimeteyn ki, “Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah”dır. Bu kelimeyi telkin ediniz!) buyurmuşdur. Peygamber Efendimiz ölüm hâlinde olanın yanında çok söz söylemekden de nehy buyurmuşdur. Çünki o zemân, insan şiddetli sıkıntı içindedir. Eğer ölünün ağzından tükrüğü akmış, dudağı sarkmış, yüzü kararmış, gözü dönmüş ise, bilmiş ol ki, o şakîdir. Âhiretdeki şekâvetini görmüşdür.

HUNEYN İBNİ İSHAK

Göz tababeti müslüman ilim adamlarının buluşudur. Huneyn ibni İshak göz tababetine dair ilk eseri yazmıştır. Bu eser 18. asrın sonuna kadar Batı göz tababetinin esası oldu. Aynı zamanda mütercimdir. Müslüman ilim adamları mercek bulanıklığından ileri gelen migrene karşı, Mısır Kandiye otundan elde olunan damlalar gibi denenmiş ilaçlarını son zamanlara kadar Batı’ya yollarlardı.

TEFEKKÜR

Görme organı olan göz, üç tabakadan meydana gelmiştir. En dışta sert tabaka olup kalın liflerden oluşur. Bu lifler ön tarafa gelince saydamlaşıyor ve korneayı meydana getiriyor. Bunu saydamlaştıran kim? İkinci tabaka damar tabakası, oda arka tarafta tamamen kapalı iken önde bir delik yani göz bebeği oluşmuş ve göze rengi veren iris ortaya çıkmıştır.

Ne şikâyet et, ne edil

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...