Yapay zekâ dünyayı değil sanatı ele geçirdi

Düzenleyen:
- Güncelleme:
Yapay zekâ dünyayı değil sanatı ele geçirdi

Türkiye Cumartesi Haberleri

Küratörlüğünü Helena Nikonole’nin üstlendiği ve Akbank Sanat’ta görülebilen “Dijital Sezgiler/Digital Serendipity”, yapay zekâlı sergilerin son örneklerinden...

MURAT ÖZTEKİN'İN RÖPORTAJI

Yapay zekâ, yaklaşık yarım asır boyunca çekilen bilim kurgu filmlerinde, insanlığı ele geçiren bir kuvvet olarak resmedildi. Yıllar geçti, -farkında olsak da olmasak da- yapay zekâ birçok alanda hayatımıza girdi. Evet, makineler henüz dünyayı kontrol altına almış değiller ama sanatı iyiden iyiye ele geçirmeye başladı! Geçtiğimiz günlerde sanatçılar, ArtStation platformunda yapay zekâya karşı protesto başlattı ama bir şeylerin değiştiği hakikat… Yapay zekâlı sanatçıları gördüğümüz gibi, konusu yapay zekâ olan sergiler de her geçen gün artıyor.

Bugünlerde Beyoğlu’ndaki Akbank Sanat’ta görülebilen “Dijital Sezgiler/Digital Serendipity” de yapay zekâlı sergilerin son örneklerinden... Küratörlüğünü Helena Nikonole’nin üstlendiği sergi; yapay zekânın çağdaş sanat, kültür, insanlar ve toplum üzerindeki tesirlerine odaklanıyor. Sergide, yeni medya sanatının önde gelen isimlerinin projelerinin yanında genç sanatçıların işleri de var.

Sergide yapay zekâ insanlığa bir rakip değil, karmaşık bir olgu olarak karşımıza çıkıyor.  Ne kadar katılırsınız bilemiyorum; “zekâlı makineler” bilim, sağlık ve eğitimin yanı sıra sanatta da yeni estetik biçimler keşfetmemize yardımcı olarak resmediliyor! Biz de sergiyi ve endişelerimizi küratörü Helena Nikonole’ye sorduk…

-Sergide, yapay sinir ağları olgusunu inceliyorsunuz. Çıkış hikâyesi neydi?

Bir sanatçı olarak yapay zekâ ile 7 yıl önce çalışmaya başladım ve bu, benim konu hakkında üç boyutlu küratöryel projem... Bir araç ve felsefi bir kavram olarak yapay zekâyla da ilgileniyorum ve devamlı yeni araştırmalar ve yeni sanat eserleri arıyorum. Bu yüzden konuyu seçmem doğaldı.

-Bu sergideki eserlerle tam olarak nasıl bir fikrî çerçeve çiziyorsunuz?

Sergideki ana fikir, yapay zekâya ilişkin bakış açılarının çeşitliliğini temsil eden çalışmaları bir araya getirmekti. Mesela Anna Shustikova ve Roman Solodkov’un çalışmaları gibi yapay zekâya eleştirel şekilde yaklaşan işler var. Bir diğer önemli bakış açısı ise post-insan...

- Aslında yapa zekâ, Kubrick filmlerinden beri kâbusumuz... Bazı negatif gelişmeler de bu korkuyu destekliyor. Endişelerimizde haklı değil miyiz?

Yapay zekâ etrafındaki popüler kültür söylemlerinin problemi, dikkate almaya değer endişeler sunmaması. Bugünün problemi, makinelerin dünyayı ele geçirebilmesi değil. Asıl problem, devletlerin ve büyük teknoloji şirketlerinin, yapay zekâyı eğitmek için verilerimizi toplayıp yapay zekâyı gözetim ve kontrol gibi hassas alanlarda kullanmada şeffaf olmamaları. Bu yüzden toplum olarak verilerimizi korumak ve bu alanda etik değerler oluşturmak için yasal yollar talep etmeliyiz.

- Peki, sanatseverler “Dijital Sezgiler”de diğer medya sanatı sergilerinden farklı olarak ne görecekler?

Her zaman sergilerimde ziyaretçiler için özel bir tecrübe alanı meydana getiririm. Zira fiziki görünüm ve işlerin birbirleriyle etkileşim biçimleri çok önemli. Bence diğer medya sanat gösterilerinden farklı olan şey, mekânın yapılandırılma şekli.

- Yapay zekâ ile üretilen sanat eserlerinin diğerlerinden farkı var mı?

Yapay zekâ bir medyadır ama özel bir medyadır. Önemli özelliği, bunun genel amaçlı bir teknoloji olması, yani birçok farklı uygulama ve mimariye sahip olması, bu teknolojiye dayalı başka yenilikler oluşturması, toplumu ve insanı dönüştürmesi. Bütün bu özellikler, yapay zekânın sanatta nasıl kullanılabileceği konusunda birçok farklı yol oluşturuyor. Bu sebeple, artık yapay zekâlı bu çalışmaları diğer medya sanatı projelerinden ayıran belirli bir özellik veya estetik yok. Aksine birçok yol, estetik ve fikir var. 

Yapay zekâ dünyayı değil sanatı ele geçirdi“Dijital Sezgiler”, 11 Şubat 2023’e kadar Beyoğlu’ndaki Akbank Sanat’ta görülebiliyor.

**

HAFTANIN KİTAPLARI

Canavarlar âlemi
Çinli yazar Yan Ge’nin kaleme aldığı “Çin’in Tuhaf Canavarları” adlı roman, insanın “öteki” ile arasına çizdiği sınırı sorguluyor. Timaş Yayınlarından çıkan eser, canavar hikâyeleri derleyen bir gence odaklanıyor.

20’li yaşlardan hikâyeler
Yavuz Ekinci’nin yirmili yaşlarının başındayken kaleme aldığı hikâyelerini bir araya getiren “Sırtımdaki Ölüler”  Everest etiketiyle yayımlandı. Eser, okuyucuyu Ekinci’nin temel temalarıyla tanıştırıyor. 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...