Riyâ ve gösteriş!

A -
A +
  Abdullah-i Mürteiş hazretleri, 939'da Bağdat’ta vefât etti. Bu zât, her velî gibi riyâ ve gösterişten hiç hoşlanmazdı. Bir ramazanda itikâfa girdi. Evinde değil, bir câmide. Vaktini ibâdetle geçirecekti. Fakat ikinci günü vazgeçti. İtikâfı bırakıp dışarı çıktı. Yakınları sordular ki: “Siz itikâfa girmiştiniz efendim. Ne için yarıda bırakıp çıktınız?” Büyük zât cevâben; “Câmide ibâdet yapanların gösteriş ve riyâ yaptıklarını görünce çıktım” buyurdu. Ve ekledi: “Hâlbuki ibâdet, Allah için yapılır. İnsanlara gösteriş olursa, hiç kıymeti olmaz o ibâdetin.” ● ● ● Bir gün sevdikleriyle beraberdi. Bir ara sordular bu zâta: “Efendim, Müslüman nasıl olur?” Cevâben; “Müslüman; güleryüzlü, tatlı sözlü olur. Güler yüz ve tatlı sözün, dînimizin yayılmasında mühim yeri vardır. Zîra böyle olmayan insanlar, dînimize pek faydalı olamazlar” buyurdu. ● ● ● Bir gün de sevdikleri; “Efendim, Allahü teâlânın en çok sevdiği ibâdet nedir?” diye sordular. Cevâbında; “Allahü teâlânın en sevdiği ibâdet, Müslümanların birbirini sevmesidir ki, bu haslet, îmânın da şartıdır zâten” buyurdu.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.