"Evlât niçin ağlıyorsun?"

A -
A +
Alî Semerkandî hazretleri, Resûlullahın kabr-i şerîfini ziyâret eder. Efendimiz buyurur ki:
“Yâ Alî, öyle bir beldeye yerleş ki, ahâlisi fakîr olsun. Bana gelemeyenler sana gelsinler. Sana olan ziyâreti, bana yapılmış kabûl ederim...”
Bunu bizzât Efendimizden işitir.
Ve sevincinden ağlar.
Gözyaşları çağlar!
Ravda'dan ayrılıp yollara düşer.
Efendimizin târif ettiği yeri arar.
Nihâyet Alanya’ya varır.
Deniz kenarında bir genç görür.
Delikanlı oturmuş ağlamaktadır.
Yaklaşıp sorar ki:
“Evlât, niçin ağlıyorsun?”
Delikanlı görür ki nûr yüzlü biri.
Üzüntüyle mırıldanır ki:
“Ben incimi denize düşürdüm.
Onun için ağlıyorum efendim.”
Büyük velî buyurur ki:
“Üzülme oğlum, dünyâ malı bu.
Bugün giderse yârın yine gelir...”
Genç adam hemen sorar ki:
“Amca denize düşen nasıl gelir?”
Büyük zât balıklara seslenir ki:
“Ey balıklar! Çabuk o inciyi bulup bana getirin!”
O an deniz dalgalanır.
Binlerce balık denize dalarlar.
Az sonra suyun üstüne çıkarlar.
Ağızlarında birer "inci" vardır.
Büyük velî elini uzatır.
Birinin ağzından bir inci alır.
O gence verip buyurur ki:
“İşte böyle gelir!..”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.