Can Dündar’ın aylık geliri ve eski solcuların talihsizliği

A -
A +
Geçmişin “Beyaz Türk solcu ve sosyalistleri” ne çok üzülüyorum. Özellikle de 12 Eylül 1980 askerî darbesinden sonra Avrupa’ya kaçmış olanlara. Avrupa ülkeleri onlara kapılarını açtı ve bu gerçekten takdir edilmesi gereken bir durumdu. Çünkü faşist cunta yüz binlerce insanı gözaltına alıp tutuklamıştı, işkence gırlaydı, emniyette ve askerî işkencehanelerde intiharların haddi hesabı yoktu.
12 Eylül öncesinde mangalda kül bırakmayan, ağızlarından kanlı devrim eksik olmayan “cesur” sol tayfanın ağa babaları ile şanslı olanları ise soluğu yurt dışında almışlardı.
Henüz duvar yıkılmamıştı ve benim de aidiyetle bağlı olduğum Türkiye Komünist Partisi (TKP) ile bugün Amerika’nın Türkiye’deki adamlarına destek sunması gibi en azından bir dayanışma göstermesi beklenen Sovyetler Birliği, hepimizi şaşkınlıklara gark ederek 12 Eylül cuntacılarını bağrına basmıştı. TKP 12 Eylül darbesine “Faşist darbe” bile diyemiyordu. Hatta dönemin “sosyalist” Bulgaristan lideri ırkçı Todor Jivkov, 12 Eylül Cuntası’nın başı Kenan Evren’i Sofya ziyaretinde büyük bir törenle karşılamıştı.
 
ESKİ SOSYALİSTLER AZ EZİYET ÇEKMEDİ AVRUPA’DA
 
Dediğim gibi kaçan Beyaz Türk sosyalistlerine ve komünistlerine Avrupa ülkeleri kapılarını açtı açmasına da bugün PKK’lılar ve FETÖ’cülere gösterilen ilginin zerresi yoktu onlara. Kaçak siyasal sığınmacı Türkler, inanılmaz zorluklar yaşadılar ve çok hırpalandılar Avrupa’da. Misal 12 Eylül öncesinde TKP’nin yayın organı olduğu herkes tarafından bilinen Politika Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Aydın Engin, Almanya’da yıllarca şoförlük yapmak zorunda kalmıştı.
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni bile olmayı başaran, FETÖ bağlantılı ve ajan bozuntusu Can Dündar’ın Avrupa’da nasıl el üstünde tutulduğunu, Cumhurbaşkanları tarafından ağırlandığını ve öpücüklere boğulduğunu görünce, Aydın Engin ve diğerlerine üzülmez mi insan?
Aydın abi son 7 yılda FETÖ’cülerin “çok kıymetli” olduğunun farkına vardı da mı Abant toplantılarının müdavimi hâline geldi ve birlikte çalıştığı Can Dündar’ın Cumhuriyet gazetesini alenen FETÖ gazetesine dönüştürmesine sessiz kaldı bilemem. Şimdi kendisi bana göre gereksiz yargılanıyor ama şurası kesin ki artık Almanya’ya “kaçarsa” bu kez şoförlük yapmak zorunda kalmaz diye düşünmekteyim.
 
DUDAK UÇUKLATAN AYLIK GELİR
 
Neyse gelelim başlıktaki şu konuya. Yani Can Dündar’ın banka hesabına giren AYLIK PARANIN miktarı.
Evet, bu bilgiyi aldığımda inanın dudaklarım uçukladı! Ama elime geçen bu TOP SECRET bilgi, kendisinin satış değerinin hayli yüksek olduğunu kanıtlamakta.
Can Dündar’ın banka hesabı Almanya’da Post Bank’ın Berlin’deki şubelerinden birinde. Ve sıkı durun; her ay hesabına 80 BİN AVRO yatıyor. Çeşitli vakıflardan, gençlik ve kadın merkezlerinden ve bazı “bilinmeyen” kurumlardan.
80 bin avro bu boru değil. Yani ayda 520 bin lira. Yılda 6 milyon 240 bin lira.
 
BU PARADAN CAN DÜNDAR’IN KARISI NASİPLENİYOR MU?
 
Vallahi tebrik ederim Can’ı, iyi paraya satmış kendini ve kalemini! O paradan acaba burada gariban kalan karısına gönderiyor mu bilmiyorum. En azından elkızlarıyla vur patlasın yaşarken kendisini ölümden kurtarmak için mermilerin bile önüne atlayan karısının değerini bilmesi gerekir diye düşünüyorum. Korkak tavuk gibi NTV muhabiri Yağız Şenkal’ın arkasına saklandığında, eşinin o silahı çeken FETÖ ayarlı provokatörün üzerine yürümesini hiç unutamam. Kocasına inanan kahraman bir kadın o. Ama ne yazık ki kendisini sürekli aldatan kocasının bir sahtekâr, satılık bir hain ve FETÖ’nün çanak yalayıcısı olduğunu bilmiyor.
Bu yüzden sadece Aydın abi ve benzerlerine değil, ona da üzülüyorum.
 
Fuat Uğur'un ikinci yazısı
Cem Yılmaz Box Office verilerinden ders alır mı?
 
Fuat Uğur'un üçüncü yazısı
“Tarafsızlık” ve “Objektivite” kokuşmuşluğu
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.