Türkiye’nin Süleyman Soylu imtihanı

A -
A +
Ülke olarak büyük bir imtihandan geçiyoruz. Bir yanda tüm dünyayı ve Türkiye’yi sarsan küresel salgın felaketi ile cebelleşirken, öte yandan içimizdeki hainlere, ahlaksızlara ve teröristlere karşı verilen amansız mücadelenin içindeyiz. Böylesine sıkıntılı bir süreçte, canıyla uğraşan Türk milleti önceki gece inanılmazı başardı. Âdeta "Günah keçisi" hâline getirilmek istenen bir bakanını kurda kuşa yem etmedi ve ona sahip çıktı. Başta Twitter üzerinden, sosyal medyadaki milyonlarca insan istifasını açıklayan Süleyman Soylu’ya destek oldu ve “İstifanı kabul etmiyoruz” benzeri hashtag’lerle tam 16 milyon mesaj attı. Twitter tarihinde ender rastlanılan bir olaydı. Sevindirici haber gece yarısı geldi. İstanbul’un pek çok yerinde Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’ın istifayı kabul etmemesine ve “Görevine devam etmelidir” kararına alkışlarla destek verildi, kornalar çalındı gece yarısı. Bu sevgi ve destek dünden bugüne olmadı. Adım adım birikti. Süleyman Soylu’daki cevheri keşfeden de aslında Tayyip Erdoğan’dı. Onu önce çok kritik bir görev olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na getirdi, 15 Temmuz’un ardından da İçişleri Bakanlığı’na.Süleyman Soylu İçişleri Bakanlığı görevinde âdeta destan yazdı. Gecesini gündüzüne kattı, her sıkıntıya koştu, nerede bir problem varsa oradaydı. Polis sevdi onu, jandarma sevdi, halk sevdi, gazeteci sevdi. Zaten başarısının sırrı buradaydı. Son zamanlarda koronavirüse ülkeyi teslim etmemek için güvenlik güçlerimizin verdiği mücadeleyi, gösterdiği sabrı görünce her gün gözlerim doluyor. Yalnızca güvenliği sağlamakla, itiyle kopuğuyla, uyuşturucu satıcısıyla, katiliyle, manyağıyla, psikopatıyla uğraşmakla kalmıyorlar. Bakıma muhtaç olanların, yaşlıların verdiği yiyecek siparişlerini yüksünmeden alıp teslim eden, hatta insanlar sokağa çıkmasın diye sokaklarda türkü çalıp oynayan ve onları eğlendiren, küçücük çocuklara “Kurban olurum ben sana, hadi evine git yavrum” diye şefkat gösteren de onlar. Soylu’nun birleştiriciliği, kucaklayıcılığı, samimiyeti, cesareti sayesindedir bu.“Amma güzelleme yaptın” diyeceksiniz değil mi? Deyin anasını satayım. Bu ülkede kendimizi güvende hissediyorsak,Al kanlara boyanmıyorsak,Terör örgütlerine teslim olmuyorsak, çoluğumuz çocuğumuz korkusuzca okullarına, işlerine gidebiliyorsa, hırsızı arsızı, namussuzu ahlaksızı, haini şerefsizi, FETÖ’cüsü, PKK’lısı, DHKP-C’lisi, sinsisi ve iblisi nefes alamıyorsa... Onun sayesinde değil mi? O hâlde deyin istediğinizi. Evet, bunun adı bir güzellemedir. Halkta karşılığı olan başarılı bir İçişleri Bakanı var. Bu yüzden Bakanlarına sahip çıktılar. Bu arada böylesi tek yürek olma hâline ender rastlanılır. Kıymetini bilelim. Benim adım Hıdır, içimden gelip geçen de budur...       AK Parti içinde kaç Süleyman Soylu var?   Mukayese yapmak değil niyetim ama ister istemez insanın gözünün önünden tek tek resmigeçit yapıyor pek çok isim. Önceki gece sosyal medyada kıyamet koparken bir tanesinin bile sesi çıkmadı. Yazık yahu, hiç mi bir fikriniz, bir öneriniz yok? Cumhurbaşkanı Erdoğan ne yapsın?Allah’tan halk var ve Erdoğan da onlara bakıp karar veriyor. Size kalsa yandı gülüm keten helva. Bu tarz  “Aman ağzımızın tadı bozulmasın Ali Rıza Bey” tadındaki sinikliğiniz, silikliğiniz hakikaten bıktırdı. FETÖ ile mücadelede beklemeye yatanlar da onlardı.Erdoğan bu mücadelede nasıl yalnız kaldığını bizzat söylemedi mi? Hele bazıları önceki gece sanki her şey olup bitmiş gibi, daha Tayyip Erdoğan bile kararını vermemişken, Bakan Soylu’nun yerine yeni adayları ilan ettiler. Kimileri de “Hayırlısı olsun” deyip her şey olup bitmiş havası oluşturdular kendilerince. Kendi sokaklarında bile selam verecek üç kişi bulamayacakların, hâlâ birtakım mevkilerde “görev” yapıyor olması, bazen ümidini tüketiyor insanın. Buradan tekrar söylüyorum. CUMHURBAŞKANLIĞI’NIN;Makamdan güç alanlara değil, makama güç katacaklara ihtiyacı var. Süleyman Soylu’yu farklı kılan işte bu özelliği. Ortada bir sır yok. Çalışkanlık, Başarı, Fedakârlık, Cesaret, Tevazu, Ulaşılabilir olmak ve Ulaşmak... Adam Elâzığ depreminden sonra bir ay çadırda yaşadı, bakanlığını âdeta oraya taşıdı daha ne olsun? Bu sebeple halk niye seviyor diye formül veya paradigma aramaya gerek yok. Her şey ortada. Kısaca AK Parti’de hâlen “görev” yapan “Kovulmamış Davutoğlu”larla gidilecek yer belli. Erdoğan da bunu görüyordur sanırım.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.