İmamoğlu hakkımdaki suç duyurusunda fenersiz yakalandı

A -
A +
Vallahi ben bile bu şapkadan çıkarılan suikast tavşanına şapka çıkardım.
Meğer öğreneceğimiz daha ne çok şey varmış? Hayat insanı âdeta eğitiyor.
Son Ekrem İmamoğlu-Oda tv co-production’ı olarak ortaya atılan “suikast” senaryosunun gerçek sebebini ben yeni anladım küçük dilimi yutarak. Ben ki kendimi FETÖ oyunlarını bu kadar deşifre etmiş biri olarak görürüm. Bunu çözemedim, hakikaten saygı duydum sahneledikleri mizansene.
Nasıl anladığımı söyleyeyim.
Biliyorsunuz CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili bir yazı yayınlamıştım “Kemal Kılıçdaroğlu kendisine ‘Çakıcı’ya sataş’ diyenlerin tehlikeli niyetini biliyor mu?” diye. Bu yazıda Küresel Çete, CIA ve onun aparatı FETÖ’nün, Kılıçdaroğlu ile Çakıcı arasındaki restleşmeleri ve karşılıklı tehditleri fırsata çevirerek yeni kumpas hazırlığı içinde olduğunu, Kılıçdaroğlu’na düzenlenecek bir suikast ile suçu iktidara yıkmak ve ülkeyi karıştırmak istediklerini yazmıştım. Bu bilgileri haber kaynağım Ümit Akdemir’in FETÖ’nün iç yazışmalarından ve yayınlarında dillendirilen birtakım şifreli konuşmalardan öğrendiğini, Küresel Çete’nin Kılıçdaroğlu’nun yerine de İmamoğlu’nu getirmek olduğunu anlatmıştım.
Sonra biliyorsunuz İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu Halk tv’de benim yazımdan “seçmece” paragraflar okuyup, edep dışı hakaretler edip hakkımda suç duyurusunda bulunduğunu açıkladı.
Allah Allah, ne alaka dedik hepimiz. Ve ben aynı nedenle ikinci yazımda “Hayırdır Ekrem Bey, hangi işinizi bozduk?” diye de sordum.
 
İMAMOĞLU’NA SUİKAST SENARYOSUNUN SEBEBİ SUÇ DUYURUSUNDAN ÇIKTI
 
Sonra hakkımdaki suç duyurusunun içeriğini okuyunca aydım sevgili dostlar! İnanın işte o zaman, yazımın üzerine nasıl bir akıllara ziyan, şeytani plan yaptıklarını, bu şapkadan çıkarılan “İmamoğlu’na suikast” haberinin ve İmamoğlu’nun benim hakkımda suç duyurusunda bulunmasının asıl sebebini fark ettim. Kabul etmeli, sadece ben değil, CIA, MOSSAD ve FETÖ bile saygıyla eğilir bu plan karşısında.
Yazımda zurnanın son deliği bir karakter olarak yer alan Ekrem İmamoğlu, benim “hissiyatlarımla” kendisini suçlu olarak gösterdiğimi iddia etmiş. “O kafanda ne yaşıyorsun acaba?” diyeceğim ama kazın ayağı öyle değil.
1-Öyle bir zorlama ki bu, yazının İmamoğlu ile ilgisi yok. İmamoğlu’nun şahsına ve onu hedef alarak “İmamoğlu şunları yapacak” diye bir ifade de yok. Sadece Küresel Çete dediğimiz uluslararası gücün ve aparatlarının Kılıçdaroğlu’ndan sonra onu CHP Genel Başkanlığı koltuğuna oturtmayı planladığını yazdım. İmamoğlu’nu birtakım planları hazırlayanların arasında gören yok. Kendisine, yani şahsına öyle önem atfetmesin. O ancak plan hazırlayıcıların bir yerden bir yere hoplatacağı kişi olabilir. Yani söz konusu olan kendisinin değil Küresel Çete’nin niyeti.
2-Söz konusu yazımın sonunda “Hazırlıklı ve uyanık olmalı. Karşımızdaki Küresel Çete ve Türkiye’deki maaşlı elemanları demokratik bir rakip değil, artık düşman konumundadır ve ona göre muamele görmelidir” şeklindeki cümlelerimden Ekrem İmamoğlu tuhaf bir biçimde kendisini kastettiğim sonucunu çıkarmış ve “Beni düşman gibi gösteriyor ve düşman gibi muamele görmesi gerektiği yönünde kamuoyuna bir nevi çağrıda bulunuyor” diyebilmiş. Okuduktan sonra İmamoğlu bir doktora görünsün obsesyon ve aşırı evhamlılık nedeniyle diyeceğim ama dedim ya o da biliyor gerçeği. O sözlerimle terör örgütleriyle legal ya da illegal biçimde iş birliği yapan siyasetçi görünümlü kişileri kastettiğimin pekâlâ farkında ama rol çalmak, “Ana karakter benim, Kemal Kılıçdaroğlu da kimmiş” demeye çalışıyor.
 
VE GELDİK DİLİNİN ALTINDAKİ BAKLAYA
 
Ancak asıl amaç ve niyet, suç duyurusunun bir yerinde kabak gibi sırıtıyor karşımızda.
Şöyle deniliyor avukatın başvurusunda:
“Köşe yazısında müvekkilim Ekrem İmamoğlu düşman olarak gösterilmiş ve müvekkilin düşman gibi muamele görmesi gerektiği yönünde kamuoyuna bir nevi çağrı yapılmıştır. Aradan yalnızca kısa bir süre geçtikten sonra müvekkil hakkında suikast hazırlığı yapıldığı emniyet müdürlüğü tarafından açıklanmıştır. Şüphelinin bu durumdan bilgisinin olup olmadığı acilen sorulmalıdır.”
Haaa, söylesene be arkadaşım karın ağrının sebebini. Asıl amacını sona saklamış. Demek ki muhterem benim yazımı okuduktan ve hızlı bir beyin yellenmesi estirdikten sonra bula bula bu uyduruk senaryoyu, “Ekrem İmamoğlu’na suikast planı” başlığıyla devreye sokmuş. Ama tabii suç duyurusunda bile yalan söylüyor. Biliyorsunuz hem İçişleri Bakanı hem de Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yalanlandı bu İmamoğlu’na suikast senaryosu.
Yalan gerçekten ağızlarına yuva yapmış.
“Fuat Uğur’un yazısından sonra bana suikast yapılacağı haberi çıktı.” yalanını utanmadan söyleyebiliyorlar bir önceki yalanlarını unutarak. Hem Halk tv’de bu “Suikast senaryosu”yla ilgili bir aylık bir süreçten bahsediyor, sonra da benim yazımın yayınlanmasının ardından iki gün içinde bunlar olmuş gibi kuyruklu yalana, haince bir iftiraya sarılıyor.
Ayıp diyeceğim, ama karşımda ayıp nedir bilen biri yok.
Keşke bunları bırakıp işini yapsa da İstanbul salgın merkezi olmaktan kurtulsa. Görünürde İBB başkanı ama iki yıldır kayda değer hiçbir icraatı yok. Pasif agresif bir kişilik profili çiziyor. İnsanda güvensizlik uyandıran sürekli bir mızmızlanma hâli.  
Varsa yoksa böyle boş beleş senaryolarla beceriksizliğini kapatma oyunu.
Hazırlattığı senaryolar da tıpkı İstanbul icraatı gibi beceriksizce ve kötü.
Yazık, çok yazık!
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.