FETÖ’nün ahlâksız yalanları bu isimlerin ağzına sakız oldu

A -
A +

Tam olarak tarifi yok ama her zaman hayatın içinde ve hep bizimle beraber. Yalan demek değil ama yalan; aldanmak demek değil ama aldanmak; algı demek değil ama algı.

“Post Truth” deniyor buna.
Kişisel kanaatlerin, kamuoyunun belirlenmesinde gerçeklerden daha çok etkili olması.
Hakikat ötesi diyen de var…
İlk kez Sırp kökenli Amerikan oyun yazarı Steve Tesich kullanmış bu kavramı. 1992 yılında yayınlanan “Yalanlar Hükûmeti” makalesinde, Amerikan halkının önemli bir kısmının, George W. Bush yönetiminin siyasi propagandalarını sorgulamadan gerçekmiş gibi kabul etmesi üzerine türetmiştir bu tanımı.
ABD gizli örgütlerince eğitilen FETÖ bu konuda “uzman”lığı kimseye bırakmıyor.
Bir sözlük şöyle tanımlıyor Post Truth’u:
Bir restorana gidersin, aşçı önünüze bir tabak getirir. Örneğin iki kuşkonmaz sapının yanına iki damla cherry’li sos attırır, iki lokmalık parça etin üzerine üç biberiye koyar. Böylece “kuş kondurulmuş” olur tabağına. Sen de dünyanın hesabını öder çıkarsın. Etrafına da o restoranın havasını atarsın. Senin için her şey gerçektir ama aldatılmışsındır. Yani aldanmış gibi olmasan da aldatılmışsındır. Bunu da o restorandan hep aç kalktığını anladığında idrak eder, işte o zaman aslında Post Truth zamanda veya ortamda yaşadığının farkına varırsın…
FETÖ son günlerde hem kendi, hem de ülkemizdeki tetikçileriyle, aparatlarıyla iki post truth yalanın peşinde.
 
BİRİNCİ YALAN:  “20 TUGAYI DONATACAK SİLAH KAYIP”
 
Defalarca açıklama yapıldığı hâlde gazeteci kılıklı birtakım ruh hastaları ısrarla böyle bir yalanın üzerinde tepinmekte.
En sonunda İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı açıkladı: "Emniyet ve Jandarma envanterinde 17 silah dışında kayıp yok."
1-15 Temmuz darbe girişimi sırasında 7 adet MP5 makineli tabanca FETÖ’cü darbeciler tarafından çalındı ve bugüne kadar bulunamadı.
2-Yine aynı hain darbe girişimi sırasında Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne yapılan saldırı neticesinde 3 adet G3 Piyade Tüfeği, 11 adet Kalaşnikof Tüfek,
1 adet MP5 makineli tabanca, 1 adet kurusıkı tabanca olmak üzere toplam 16 silah kaybı tespit edildi.
3- Bir de İstanbul’daki olaylar sırasında, İstanbul Emniyet Müdürlüğü envanterine kayıtlı 1 adet MP5 makineli tabanca kayboldu.
Hepsi bu. Ama FETÖ’nün soytarıları durmuyor ve yalanları yaymayı sürdürüyorlar.
 
İKİNCİ YALAN: 15 TEMMUZ ŞEHİTLERİMİZDEN ÇIKAN KURŞUNLAR
 
Yıllardır yayılmak istenen bir şayia. Bu kurşunların balistik incelemesinin yapılmadığı ve FETÖ’cü askerlerin silahlarından çıkmadığı yalanı. Şehitlerimize askerlerin değil meydanda bulunan birtakım “meçhul ve karanlık” kişilerin kurşun sıktığı izlenimini vermek istiyorlar.
Haince, alçakça bir yalan.
15 Temmuz Şehitler Köprüsü davasındaki dosyalara bakıldığında balistik incelemelerin yapıldığına dair raporları görmek mümkün. Hepsinin TSK envanterindeki silahlar olduğu da tespitli. Zaten bu inceleme yapılmadan dava dosyası tamamlanmış sayılamaz.
Ama niyetleri kendi uydurdukları “Kontrollü darbe” ya da “Tiyatro” yalanını beslemek, insanların kafasında bu algıyı oluşturmak, böylece kendilerini temize çıkarmak.
Farkında mısınız CHP’nin yazar ya da sanatçı kadrolarından Zülfü Livaneli ve yine Can Ataklı son günlerde konuşmalarının arasında “Bizim ağzımıza FETÖ lafını tıkayamazsınız. FETÖ diye bir örgüt yok” demeye başladılar.
 
15 TEMMUZ İÇİN HAZIRLANAN VE ORTAYA ÇIKARILAN YALAN
 
15 Temmuz’un yıl dönümü nedeniyle FETÖ’cü darbecilerin ortaya çıkarılan entrikalarından birini daha hatırlatalım size.
Aşağıda bir fotoğraf var.
 
 
FETÖ’nün ahlâksız yalanları bu isimlerin ağzına sakız oldu
FETÖ’nün ahlâksız yalanları bu isimlerin ağzına sakız oldu 
 
Bu fotoğrafta külçe altın gibi görünen yığın darbe girişiminden sonra Antalya Kemer’de bir mağarada bulundu. Aslında altın rengine boyanmış KİREÇ dökümü kalıplar. FETÖ’cü hainlerin amacı Marmaris’te sağ olarak ele geçirdikleri Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı Antalya kemere getirmek, bu altın görünümlü külçelerin önünde boy boy fotoğraflamaktı. Bu görüntüler dünya medyasına “Erdoğan, hazineden çaldığı altınları alıp sahilde bekleyen teknesiyle yurt dışına kaçacaktı" başlığıyla servis edilecekti.
Bunun için Erdoğan'ın sözde altınlarla kaçacağı tekne de hazır edilecek buna herkes inandırılacaktı. Dediğim gibi öldürmek ilk hedefleri değildi. Yakalayıp milletin gözünde itibarsızlaştırmazlarsa kendileri zarar görürdü.
Benzeri planı 27 Mayıs’ın hain darbecileri de yapmış Adnan Menderes için "12 uçak dolusu altınla yurt dışına kaçacak" açıklaması yayınlamışlardı. Bu da bir itibarsızlaştırma operasyonuydu.
 
FETÖ’nün ahlâksız yalanları bu isimlerin ağzına sakız oldu
Kısacası yalan ve ahlaksızlık mayalarında var. 14 Temmuz gecesi TRT 1’de Mahrem adlı bir yarı drama belgesel yayınlandı. Belgesel çok iyi hazırlanmıştı. Ama bir ara baktık ki FETÖ’nün mahrem abisinin evindeki kitaplıkta; FETÖ’nün 1990’lı yılların başından beri yok etmek için uğraştığı İhlas Grubu bünyesindeki Hakikat Kitabevi tarafından yayınlanan Ehl-i Sünnet âlimlerinin kitapları olduğunu görüyoruz. Bu kitapların sanki FETÖ’cülerin kitaplarıymış gibi yansıtılması büyük tepkiye yol açınca belgeselin Yapımcı Halis Kurutlu bir özür açıklaması yayınladı ve Sanat Yönetmeninin özensizliği olduğunu, onun da işten ayrıldığını söyledi.
Ama bilin bakalım sonra ne oldu?
Halis Kurutlu’nun “İşten ayrıldı” dediği Sanat Yönetmeninin, FETÖ propagandasının yapıldığı, yayınlandığı kanal olan STV’nin subliminal mesajlarıyla ünlü “Nizama Adanmış Ruhlar” adlı dizinin de Sanat Yönetmeni FATİH AMAL olduğu ortaya çıktı.
Peki, tesadüf mü bu? Acaba TRT’deki haberlerde Erdoğan’ın görüntülerinin olduğu sırada alt yazı olarak ÖÖÖLLLLLL diye alt yazı gelmesini gündeme getirdiğimiz için beni “NOT ETTİK” diye tehdit eden TRT yöneticileri bu işe ne der?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.