​Başıboş köpekler için görev yalnızca belediyelerin değil, yasa da değişmeli

A -
A +

 

Gaziantep’deki 4 yaşındaki minik Asiye’nin başıboş ve sahipsiz sokak köpekleri tarafından parçalanması ve ölümden son anda kurtarılması öyle infiale yol açtı ki Türkiye genelinde “Bıçak kemiğe dayandı ne yapılacaksa yapılsın” sesleri yükseldi. Nihayetinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan önceki gün "Sahipsiz hayvanların yeri sokaklar değil barınaklardır. Belediye başkanlarına sesleniyorum, sahipsiz hayvanlar için ön alın, sıcak, güvenli barınaklar kurun" dedi.

Bu meseleyi sanırım hem yazılı hem de sosyal medyada gazeteci olarak ben ve Mehmet Ali Önel dile getirdik yıllardır. Mehmet Ali aktif olarak da çalıştı. Sokaklarda başıboş bırakılan köpeklerin hem insanları hem de vahşi tabiatı nasıl tehdit eder hâle geldiğini anlatıp durduk. Sosyal medyada da bu konuda platformlar kurulup mücadeleler edilmekte ve çeşitli yasal girişimlerde bulunulmaktaydı.

 

MECLİS KÖPEK MAMASI ŞİRKETLERİ VE KÖPEK LOBİLERİNCE KUŞATMAYA ALINDI

 

Ama başıboş ve sahipsiz köpeklerle, beslenmesi yasak olan vahşi köpeklerin katlettiği insanların sayısı yüzlerle ifade edilmesine rağmen kimse kılını kıpırdatmadı. Çünkü Hayvan Koruma Yasası’nı oy birliğiyle çıkaran milletvekilleri, köpek lobileri ile mama şirketleri tarafından âdeta efsunlanmış, başıboş ve sahipsiz sokak köpeklerinin barınaklarda bakılmasını hüküm altına alan bir maddenin eklenilmesinden özenle kaçınılmıştı. Meclis Komisyonu Başkanı Tekirdağ Milletvekili Mustafa Yel’e ve komisyonun diğer üyelerine başıboş sokak köpeklerinden zarar görenlerle, çocuklarını ve yakınlarını kaybedenlerin kurdukları platformlar tarafından yapılan başvurular kesinlikle dikkate alınmamıştı. Sağır ve dilsiz kesilmişti hepsi. Ama Köpek lobilerinin temsilcileri davet edilip, ağırlanmış, saatlerce dinlenmişti.

Yasa ZARAR VEREN SOKAK HAYVANI’nı belediyelerin alıp tedavi etmesini, sonra da aldığı yere bırakmasını emretmekteydi. Belediyeler de bunu yapıyordu memnuniyetle. Yasa sayesinde bahaneleri hazırdı. Oysa belediyeler barınaklar açabilir, oralarda bakıcı ve veterinerler istihdam edebilirdi. Ama bunu yapmadılar. Sıkıştıklarında da “Hayvansever dernekleri”ni ve bir avuç sesi yüksek çıkan şirret küçük toplulukları bahane ederek sorumluluklarından kaçtılar. Bilim insanı Çetin Kaya Koç’un da belirttiği üzere Türkiye’de ne yazık ki belediyeler tarafından çözülmesi gereken, toplumsal öneme ve etkiye sahip sorunlar için bile Cumhurbaşkanı meşgul edilmekte. Hakikaten inisiyatif alma yeteneği olmayan ve aslında yalnızca millî serveti kemirmekle meşgul belediyelerimiz var. İşleri yalnızca emlak vergisi ve çöp toplamaksa vallahi bunu bir özel şirket de yapar.

Düşünebiliyor musunuz, bir adam çocuğunuzu öldürüyor. Katil hastaneye götürülüp rehabilite edildikten sonra serbest bırakılıyor. Ne hissederdiniz?

Bu soruya köpekperestlerin verdiği cevap “Ama o bir hayvan, içgüdüleriyle hareket ediyor, onları insanlarla bir tutamazsınız” şeklinde.

Hah, biz de tam bunu söylüyoruz işte. Onlar insan değil, içgüdüleriyle hareket etmekte ve ne yapacakları da belli olmamakta. Bu yüzden de her köpek saldırısından sonra “Kimbilir şiddete uğramış olabilir, acaba karnı mı açtı zavallı hayvanın, belki de bir rahatsızlığı vardı” gibi bahaneler sunulması insanları âdeta delirtmekte.

İşin bu noktaya kadar gelmemesi ve en sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu çağrıyı yapmak zorunda kalmasına sebep olacak denli kangrenleşmemesi gerekirdi.

 

BU ÇOCUKLARIN ADINI İŞİTEN VAR MI?

 

Dediğim gibi yalnızca onların sesi çıktı.

Bir manyağın zavallı bir köpeğe saldırması günlerce, haftalarca köpürtüldü ve hatta bundan AK Parti iktidarı bile sorumlu tutuldu ama başıboş sokak köpeklerinin parçaladığı çocukların adını işiten olmadı.

Evet, siz Hatay’da bir köpeğin saldırısıyla ölen 4 yaşındaki Hayrünnisa Gök’ün adını işitmediniz. Erzurum’un Köprüköy ilçesinde bir sokak köpeği tarafından öldürülen 8 yaşındaki Kadir Karaşal’ın da. Soruyorum, Ağrı’daki 4 yaşındaki Berat Açar’ın, Şanlıurfa’daki 8 yaşındaki Hüseyin Erçal’ın, Kayseri’nin Bünyan ilçesinde sokak köpekleri tarafından parçalanarak öldürülen 8 yaşındaki Derviş Boztaş’ın haberini gören ya da okuyan var mı aranızda? Bursa’nın Karacabey ilçesinde vahşice parçalanarak öldürülen 2 yaşındaki Ebru Çakaloğlu’nun, Mersin’in Tarsus ilçesindeki 2 yaşındaki Ayşenur Öztunç’un, Mersin’in Erdemli ilçesinde 14 yaşındaki Büşra Şeker’in, İzmir’in Bornova ilçesindeki 7 Yaşındaki Mecit Kartal’ın, İzmir’deki Ardahan Çoban’ın, Bayram Varol’un, 3 yaşındaki Sudenaz’ın, İstanbul’daki Serhat Karabıçak’ın, Şanlıurfa’dan 4 yaşındaki Bayram G.’nin, Samsunlu 7 yaşındaki Hasan Balkış’ın adını bilen var mı?

Bu çocuklar ana kuzusu değil mi?

O anne ve babaların ıstırabı için empati yapan vekil var mı merak etmekteyim.

 

RUH HASTALARI “HAYVANSEVERİM” DEMESİN!

 

Yok, çünkü bir avuç köpekperestin sesi öyle yükseliyor ki yavrularının gözleri önünde parçalandığını gören anne ve babaların ıstırabını kimse fark etmiyor bile. Boynuna fular takıp entelektüel görünüm kazandığını sanan milletvekilleri ve komisyon üyeleri kasılarak poz verirken neredeyse her gün birkaç kişi başıboş köpek saldırılarıyla ya hayatını kaybediyor ya yaralanıyor ya da kuduz aşısı olmak için hastanelere koşuyor.

Sonra da oyuncu olduğu söylenen bir ruh hastası kadın “Parçalanan çocuk haberi atıp durmayın bana. İnsanlar ölsün köpekler yaşasın” diyecek kadar şirazesinden çıkabiliyor.

 

BAŞIBOŞ KÖPEK NÜFUSU 10 YIL SONRA 20 MİLYONA ÇIKACAK

 

Köpek maması şirketleriyle hayvansever adı altındaki köpek lobilerinin yaygaraları yüzünden sokaklar artık dünyanın en güvensiz yerlerine dönüştü.

Türkiye’de 10 milyondan fazla sahipsiz sokak köpeği olduğu tahmin ediliyor ki bu sayının her bir dişi köpeğin 7-8 yavru dünyaya getirdiği dikkate alınırsa kısa vakitte köpek popülasyonunun 20-30 milyonlara çıkabileceğine kesin gözüyle bakılıyor.

 

YABAN HAYATI CİDDİ TEHDİT ALTINDA

 

Habire mamalarla, yiyeceklerle beslenip çoğaltılan sokak köpekleri eko sistemin ve yaban hayatının dengesini bozuyorlar. Yaban hayvanlarını korkutarak, taciz ve takip ederek, hamile dişileri kovalayarak düşük yaptırıyorlar. Beslenme ve dinlenmelerine engel olarak zayıf düşürüyorlar ve hastalanıp ölmelerine neden oluyorlar. Diğer yırtıcı türlerin besin kaynaklarına ortak olup besinlerini çalıyorlar. Onların yavrularını öldürmeleri de cabası. Ayrıca kendilerine yakın çakal ve kurt gibi türlerle çiftleşerek bu türleri melezleştiriyor, genetik yapılarını bozuyorlar.

 

KUDUZ RİSKLİ TEMAS YÜZÜNDEN MİLYONLARCA KUDUZ AŞISI

 

Yaydıkları ve bulaştırdıkları ölümcül hastalıkları ayrı bir başlık. Şöyle bir rakam paylaşayım sizinle resmî belgelerden. 2002 yılında kuduz riskli temas sayısı 110 bin 646 iken, 2018 yılında bu sayı 283 bin 185 olarak kaydedildi. 2018 yılında bir milyon 109 bin 368 kuduz aşısı ve 34 bin 140 kuduz anti serumu tatbik edildi insanlara. Köpek kaynaklı kist hidadik gibi ölümcül hastalık vakasının 1704 olduğunu da ayrıca belirtelim de tam olsun.

 

CHP’Lİ BELEDİYELER ERDOĞAN’I DİNLER Mİ?

 

CİMER’e yapılan şikâyetlerin haddi hesabı yok. Acaba ne yapılıyor o yakınmalar?

Bakalım belediyeler Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da söyledikten sonra bu konuyu ciddiye alıp barınak yapmaya bir an evvel başlayacaklar mı? Ama mesele yalnızca barınak değil, yasa da değişmeli ve başıboş sokak köpeklerinin barınaklara götürülmesini zorunlu hâle getiren bir hüküm eklenmeli acilen.

Yasak olduğu hâlde beslenen vahşi köpeklerin sahipleri hapis cezasına çarptırılmalı.

Bu arada CHP’li belediyeler ne yapar bilmiyorum, Erdoğan söyledi diye inadına köpekleri sokaklarda bırakıp insanların canının yanmasını seyrederlerse keyifleri bilir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.