Körfez’deki Stratejik Ortak; Katar

A -
A +

Katar, Körfez ülkeleri içinde, Osmanlı Devleti döneminde olduğu gibi, bugün de Türkiye ile en sıcak ilişkileri yürüten ülkedir. 2017 yılındaki ambargo sırasında, Türkiye stratejik ortak sıfatıyla devreye girdi…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Katar ziyareti, kritik bir zaman aralığında gerçekleşiyor. Kritik diye tanımlamamızın sebebi, genel olarak dünyada pandeminin büyük etkisiyle meydana gelen ekonomik zorluklar ve Türkiye’nin de hem bu mevcut şartlardan hem kendi iç dinamiklerinden kaynaklanan bazı mali sıkıntılarının (döviz kurları, faiz vs.) çok tartışıldığı bir sırada bu seyahatin yapılıyor olması… 

Kısa bir müddet önce, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliaht Prensi M. bin Zayid ülkemize gelmiş ve iki taraf arasında, bir kısmı mutabakat seviyesinde olan dokuz tane anlaşma imzalanmıştı. Bu anlaşmalar çerçevesinde, ilk etapta ülkemize yapılacak 10 milyar dolarlık bir yatırım programına dair bilgilendirme yapılmıştı…

Katar devleti ile de, bu ziyaret münasebetiyle 12 tane geniş kapsamlı anlaşmanın imzalanacağı, Mevlüt Çavuşoğlu’nun Doha temaslarındaki ortak basın toplantısında, Katar Hariciye Bakanı tarafından açıklandı. Bu anlaşmaların, ticari ilişkiler bakımından hayli yüksek rakamlar ihtiva edeceği, bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından ifade edildi. Keza Sayın Erdoğan’ın şubat ayında da, BAE’nin başşehri olan Abu Dabi’ye kalabalık bir heyetle resmî ziyarette bulunacağı bizzat kendisi tarafından duyuruldu. Evet, Katar’ın Türkiye ile her zaman çok önemli ve istikrarlı münasebetleri oldu dedik. Bu çizgide iki ülke arasında yarınlara dönük daha kapsamlı bir ilişkiler zincirinin kurulmakta olduğu görülüyor.

Bütün bunların şüphesiz tarihten gelen köklü sebepleri var…

Şöyle ki, Katar diğer Körfez ülkelerine nazaran, Osmanlı Devleti döneminde de devamlılık, istikrar ve samimiyet bakımından dikkat çekici bir siyasi bağlılık göstermiştir. Katar da tıpkı Kuveyt gibi, Basra vilayetine bağlı bir kaza idi. Katar’da ilk Türk hâkimiyeti 19. Asrın ortasında, 1852’de fiilen başlamıştır. 1871’de, Bugünkü es-Sâni Ailesinden Muhammed es-Sâni, tıpkı 1863’te; bugün Kuveyt’i yöneten es-Sabah ailesinin ileri geleni Mübarek el-Sabah gibi, Osmanlı Padişahından kaim-i makamlık (kaymakamlık) beratı almıştır…

Britanya İmparatorluğunun 18. Asırdan itibaren, Hindistan ticaret yolunu kendi kontrolü altına almak için, Körfez emirlikleriyle başlattığı ve daha sonra işgale dönüşen siyasi programı, Birinci Dünya Savaşına girerken Osmanlı egemenliğini sonlandırdı. Bu çerçevede en son Osmanlı idaresinden çıkan emîrlik Katar’dır. Osmanlı Temmuz 1913 yılında katar üzerindeki haklarından vazgeçmek zorunda kaldı. Ağustos 1914’te son askerimiz oradan çekildi. 1915’te başlayan İngiliz işgali ve hâkimiyeti 1971 yılına kadar sürdü…

Katar, 1940’larda bulunan petrol rezervlerine kadar, balıkçılık ve inci avcılığıyla geçinen bir ülke idi. Ama bugün, bilhassa son yıllarda keşfedilen çok büyük doğalgaz rezervleri sayesinde, dünyanın dördüncü en zengin ülkesi konumuna gelmiş bulunmaktadır. Petrol ve doğalgaz kaynaklarından elde edilen gelirle, Katar’da çok farklı bir ekonomik düzen hüküm sürüyor. Katar’daki günlük tüketim maddelerinin dörtte üçü, tek kara bağlantısının bulunduğu Suudi Arabistan’dan temin ediliyor/du!..

Ancak 2017 Mayıs ayında, hâlâ daha mahiyeti anlaşılmayan bir açıklama yüzünden, Katar birdenbire Suudi Arabistan; Mısır, BAE ve Bahreyn tarafından ablukaya alındı. Mayıs ayının 23’ünde Katar Haber Ajansı (QNA) tarafından Emir Şeyh Temim bin Hamad es-Sâni’ye atfen yapılan bir açıklama, (Bahse konu açıklamada ABD’ye suçlamalar ve İran’a destek vardı…) birdenbire ortalığı toz dumana kattı. Katar’ın teröre destek verdiği iddiasıyla, Suudi Arabistan, Mısır, BAE ve Bahreyn, haziran ayında Katar ile diplomatik ilişkilerini kesip; kara, hava ve deniz yollarını da kapatarak Katar’ı tam manasıyla bir ablukaya aldı. Birdenbire izole hâle gelen Katar’ın imdadına, Türkiye ve İran’ın kargo uçakları devreye girerek, günlük tüketim mallarının ulaştırılmasını sağladı…

Böylece 2,8 milyonluk ülkede normal hayatın sürdürülmesi imkânı hâsıl oldu. Türkiye bu dönemde, Katar’ın stratejik ortağı olarak en üst seviyede devreye girdi ve Doha’daki üssünde bulunan asker sayısını da hızlı şekilde arttırarak, Katar Yönetimine karşı muhtemel bir müdahale niyetlerine de set çekmiş oldu. 2017 Haziran ayından beri, Türkiye’nin Katar’la sürdürdüğü çok boyutlu siyasi, askerî ve ekonomik ilişkiler, bu zor zamanda kardeş ülkeye en büyük destek olarak hayata geçti…

Yukarıda adını verdiğimiz dört ülkenin Katar’a uyguladığı ambargo, üç buçuk sene sonra, 21 Ocak’ta resmen kaldırıldı. Şimdi Körfez’de yeniden eski ilişkilerin canlandırılması ve KİK (Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi) çerçevesinde var olan düzenin devam ettirilmesi gayretleri sürüyor... 2022 yılında Dünya Futbol Şampiyonasına ev sahipliği yapmaya hazırlanan Katar, artık çetin günleri geride bırakmanın rahatlığını yaşıyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.