Zorbalık ve küstahlık!..

A -
A +

Bir kişinin hasbelkader eğitim görmüş olması, önemli bir meslek sahibi olması, şöhret bulması ve bütün bunlardan beslenerek çevre edinmiş olması vesaire toplum nezdinde, o kişi hakkında her zaman doğru referansa işaret etmez…

Zira saydığımız bütün bu unsurlar, zahirde olumlu faktör gibi görünse de, her yönüyle bir şahsın gerçekten düzgün adam olduğu yolunda yeterli olamayabilir. 60 yaşındaki Muharrem Sarıkaya, gazetecilik mesleğinde herhâlde kırk yıla yakın geçmişi olan bir kişi. Gelgelelim bunca sene meslekte önemli pozisyonlar da üstlendiği hâlde, hâlâ daha kendi meslektaşlarına karşı nasıl davranılacağını bile bilmeyen, son derece kaba, saygısız ve küstah bir kimlikle karşımızda duruyor!..

Sarıkaya’nın İHA Kameramanı Ahmet Demir’e karşı yaptığı aşağılık saldırı, gazetecilik mesleği adına utanılacak bir durumdur…

Çünkü bu kabil davranışı, güya mesleği icra etme namına sergilemiştir. Anılan şahsın bu ilk vukuatı değil. İki günden beri gelen şiddetli tepkiler ve ifşaat, onun geçmişte de pek çok haltlar karıştırdığını, en geniş şekilde kamuoyuna mal etmiş bulunuyor. Bu şahsın ruhi bakımdan sıkıntılı olduğu her hâlinden belli. Görüntüleri izleyenler, saldırı sırasında suratına yansıyan çirkin ifadeden bunu net biçimde okuyabilir. İnsanların beden ve ruh sağlığı durumu, kendi özel konularıdır. Bu doğru. Ancak ruh sağlığında problemi olan kişiler, bir şekilde toplum ve bireyler karşısında saldırganlaşıyor ise, orada çok daha farklı bir mesele var demektir.


Muharrem Sarıkaya’nın arkadaşımız Ahmet Demir’e karşı yaptığı aşağılık saldırı, hiçbir insani ölçüye ve mesleki değere sığacak hareket değil. Nitekim binlerce kişiden gelen münferit tepkiler ile çeşitli meslek gruplarından, düşünce platformlarından yükselen reaksiyon, dikkat çekmeye çalıştığımız noktada yoğunlaşıyor.

Sarıkaya yaptığı terbiye ve ahlak dışı hareketin hiçbir mazeretinin olmadığını kendisi de ifade ediyor. Bu sebeple Ankara Temsilcisi olduğu yayın grubundaki işinden ayrıldığını ilan etmiş bulunuyor. Sarıkaya kendisi mi ayrıldı yoksa çalıştığı yayın grubu işine son mu verdi, artık orası teferruat. Lakin istifa etmekle Muharrem Sarıkaya aklanmış olmuyor tabii. Hakkında gerekli hukuki takibat elbette yapılacaktır. Ama ondan önce, toplum nazarındaki yargılanması önemli. Sarıkaya hayatı boyunca bu utançla yaşayacaktır. Her ne kadar, bu hareketini; kendisi kötü örnek olarak anlatacağını ve bu konuda hiçbir mazerete sığınmayacağını söylemek zorunda kalıyorsa da, utanç verici davranış çoktan toplum nezdinde gerekli muhakemeyi gördü ve ona göre de şahsın ahlaki notu verildi…


Bahse konu vahim saldırıya gelen tepkiler, toplumun bu türden olaylara karşı hassasiyetini bir kere daha ortaya koymuş oldu. En azından bu husus, büyük üzüntü karşısında kısmen teselli vermekte. Zira siyasi veya ideolojik herhangi bir ayırım olmadan, aklı başında ve izan sahibi herkes bu çirkin saldırıyı lanetledi. Belki de ilk defa bu ölçüde geniş bir toplumsal tepki meydana gelmiş oluyor. Umarız buna benzer tavırları sergileme potansiyeli taşıyanlara da bir ders olur...

Bu arada Sarıkaya’nın Ahmet Demir’e saldırısını en yakından gören, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’in tutumu için de birkaç şey söylemek gerekiyor. Hemen belirtelim ki, Sarıkaya’nın saldırısı öncelikle Sayın Şahin’e karşı çok büyük saygısızlıktır. Zira onun huzurunda bu hareketi yapması, kendisini âdeta yok farz etmesi anlamına gelmektedir. Bir kadın ve bir belediye başkanının huzurunda böylesine saldırgan bir tavrın başka izahı yoktur. Ne var ki, Sayın Şahin’in saldırı karşısındaki umursamaz tavrı çok şaşırtıcı! Hiçbir şey olmamış gibi konuşmasına devam ediyor!..

Oysa bu hareket karşısında yapması gereken şey, derhal yayını kesip malum şahsa iki çift laf etmesi gerekirdi değil mi? Ama nedense bunu yapmıyor. Bunu yapmadığı gibi, daha sonra attığı tweetlerde şahsın özür dilemesinden bahsederek, konuyu geçiştirmeye çalışması daha da şaşırtıcı...

Neyse kendi takdiridir diyelim, ama bu tavrın olumlu not almadığını da hatırlatalım.
 

Dönelim saldırgan şahsın durumuna… Yukarıda dile getirdiğimiz üzere bir kimsenin yazar olması, gazeteci-televizyoncu olması, bundan dolayı tanınıyor olması, onun makbul bir adam olduğunu göstermez. Esas olan kişinin terbiye ve seviye durumudur; Ziya Paşa’nın şu beyti, bu konuda çarpıcı bir anlam ifade eder: “Bed asla necabet mi verir üniforma/Zerdûz palan ursan, eşek yine eşektir…”

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.