Türkiye’nin yumuşak gücü…

A -
A +

“Yumuşak Güç” kavramı, 1990’lardan sonra siyaset bilimi alanında kullanılmaya başlandı. İlmî teferruata girmeden kısaca şu demek: Kaba kuvvetin kullanılmadığı ve etkilenen tarafın rızasına da uygun olan güç...

 

Günümüzde “yumuşak güç” kavramı, ülkeler ve toplumlararası ilişkilerde giderek daha yaygın şekilde kullanılıyor…

Yumuşak güçten kasıt, karşı tarafa herhangi bir şekilde ekonomik, siyasi veya başka alanla ilgili olarak fiilî bir müdahalenin bulunmadığı; bir dayatmanın söz konusu olmadığı, tam aksine etkilenen tarafın rızasının mevcut olduğu, dostluk temelinde bağları kuvvetlendiren olgudur…

Bu manada, insani değerlere sahip çıkarak bu değerleri geliştirmek, güçlendirmek adına; ihtiyaç hâlinde başka ülkelerin egemenliği altında yaşayan toplumlara, halin icabına uygun şekilde yardım elinin uzatılmasıdır. Elbette devletlerarası münasebetlerin olabildiğince kuvvetlendirilmesinde, iyileştirilmesinde, bu arada şayet var ise pürüzlerin de kolayca giderilmesi noktasında, yumuşak güç unsurunun önemli katkıları söz konusudur. Türkiye’nin son yıllarda, bu şekilde etkili yumuşak gücüyle daha sık gündeme geldiğini müşahede ediyoruz…

Dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teslim törenine katıldığı, Arnavutluk’un Laç şehrinde; depremzedeler için TOKİ tarafından inşa edilen 522 konut, işte böyle bir yumuşak güç hikâyesidir. Erdoğan törende yaptığı konuşmada, depremden sonra Arnavutluk’un yardımına ilk koşan ülkenin Türkiye olduğunu belirterek, bu dostluk ve kardeşliğimizin nişanesidir dedi. Salgın hastalık şartlarına rağmen, 13 ay önce temeli atılan konutlar, dün hak sahiplerine teslim edildi. Pandemi şartlarında çoğu gelişmiş ve zengin ülkeler kendi içlerine kapanırken, Türkiye mevcut imkânlarını insanlık için seferber kıldı. Şüphesiz bu insanlık ve medeniyet adına çok kıymetli bir şey.

Türkiye’nin yumuşak güç kapasitesi, gerçekten başkalarına da örnek olacak mahiyette. Geçen sene tam bu zamanlarda, Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, Türkiye’ye ziyarette bulunmuştu. Bu temasları sırasında Türkiye, Arnavutluk’un başşehri Tiran’da bir hastane yapma sözü verdi. Hem de üç ay içinde yapıp bitirmek üzere…

Başbakan Rama bile bu kadar kısa süre içinde, bitip bitmeyeceği konusunda sanki tereddütlüydü! Ama 150 yatak kapasiteli o hastane, tam üç ay içinde inşa edildi ve geçtiğimiz nisan ayında da hizmete açıldı…

Hatırlayınız, İstanbul’da da sadece 45 gün içinde, her biri 1008 yatak kapasitesine sahip, 16 tane ameliyathanesi bulunan iki tane Acil Durum Müdahale Hastanesini inşa etti Türkiye…

Bir tanesi Yeşilköy Havaalanı içinde (Prof. Dr. Murat Dilmener Hastanesi), diğeri da karşıda Sancaktepe ilçesinde (Prof. Dr. Feriha Öz Acil Durum Hastanesi.) Bunlar Türkiye’nin büyüyen gücünün birer göstergesidir. Bir hafta evvel, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu; Bangladeş’te, Myanmar tarafından yerlerinden yurtlarından kovulan, Arakan Müslümanları için yenilenen sahra hastanesinin açılışına katıldı. Bu sahra hastanesinde günde 20 ameliyat yapılıyor. Yılda 700 bin tedavi gerçekleştiriliyor. Özetle, Bangladeş’e sığınan 900 bin Arakan Müslümanı için burası bir sığınak… 

Arakan Müslümanları hâlihazırda dünyada en zor durumda olan toplumlardan biri. Ve ne yazık ki, Türkiye’den başka, bunların imdat çığlıklarını duyan fazla kimse yok. Birleşmiş Milletlerin çağrıları da kâğıt üstünde kalıyor…

Evet, Türkiye mevcut imkânlarıyla dünyanın her tarafında, her türlü zorluklar altında garip-gurabanın imdadına yetişmeye çalışıyor… Sudan’ın Güney Darfur Bölgesi’nde, Nyala’da yıllarca Türkiye’nin kurduğu sahra hastanesi, milyonlarca kişiye sağlık hizmeti vermişti. 2014 yılında, Türkiye burada bir eğitim ve araştırma hastanesi inşa edip hizmete soktu. Toplamda 50 bin metrekare alan üzerine kurulu bu hastane, 150 normal; 46 yoğun bakım yatağı ve üç ameliyathane ile iki doğumhaneye sahip. Bu hastane sadece Sudan halkına değil, diğer bazı komşu ülke vatandaşlarına da hizmet veriyor. Kısacası, Türkiye’nin hastaneleri, Sudan’da, Somali’de, Çad’da ve daha pek çok yerde insanlığa hizmet sunuyor…

İşte Türkiye’nin yumuşak gücü bu!.. İnsan sağlığı her şeyin başında geliyor. Ne yazık ki, salgın hastalıklarda, tabii afetlerde en fazla tehlikeye giren de insan sağlığı. Bu zamanlarda imkânları kısıtlı olan ülkeler, şayet dışarıdan kendilerine yardım eli uzanmazsa, büyük can kayıplarına maruz kalıyor. Türkiye bu noktada gösterdiği yardımseverlikle, dünyada çok müstesna bir yere sahip. Maddi imkânlarına göre dünyada en fazla yardım yapan ülke kesinlikle bizim ülkemiz. Bu da bizim için çok büyük iftihar vesilesidir. Dileyelim ki, diğer devletler de bu konuda Türkiye benzeri bir gayretin içine girsinler!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.