Macron’a soğuk duş!..

A -
A +

Dün Fransa Başkanı Moskova’daydı, Alman Şansölyesi Olaf Scholz da Washington’da. Bütün temaslar Rusya ile olan gerilimi düşürmek için. Ancak Kremlin’den yapılan açıklama Macron’a soğuk duş etkisi yaptı!..

 

Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov, Fransa Başkanı Emmanuel Macron’un Moskova’ya ayak basmasına saatler kala, dikkat çekici bir açıklamada bulundu. Macron’un yapacağı ziyaretin önemli olmasına rağmen, krizin bir görüşme ile çözülemeyecek kadar karmaşık olduğunu, bu sebeple kayda değer bir ilerleme beklemediklerini ifade etti…

Diplomatik cümle kalıpları içindeki bu sözler, Moskova yolundaki Macron’un hiç de duymak istemediği cinstendi! Zira Fransa Başkanı yola çıkmadan evvel, muhatabı Viladimir Putin’e; rüşvet-i kelam cinsinden sıcak mesajlar göndererek, Moskova’nın dondurucu soğuğunda mümkün olduğunca, sıcak bir karşılama görmek istemişti…

Ama beklediği olmadı. Böylece öteden beri, belirleyici politik rollerdeki aktör pozisyonunda görünme gayretleri, bir kere daha boşa çıktı. Hâlbuki, Journal du Dimanche gazetesine verdiği röportajda hayli kritik şeyler söylemişti. Mesela; Rusya’nın maksadının Ukrayna olmadığını, esasen NATO ve AB ile kuralların açıklığa kavuşturulması olduğunu ifade etmişti. Tam da Putin’in duymak istediği ve Joe Biden’a da duyurmak istediği veya böyle olduğuna dair ikna etmek istediği şeyler. O hâlde, Macron geçtiğimiz pazar günü Biden’la görüştüğünde, bu çizgide bir diyaloğun geçmiş olduğunu tahmin etmek yanlış olmasa gerek. Ama yine de buraya bir ‘mim’ koymak ihtiyatlı olur. “Moskova’nın gerilimi azaltmak için, tek taraflı tedbirler almasını beklememek gerektiğini ve Rusya’nın kendi endişelerini dile getirme hakkına sahip olduğunu” ikrar etmek, Biden’ın zoruna gitmez mi?!.


Kaldı ki, iki hafta evvel Almanya Deniz Kuvvetleri Komutanı tam da böyle şeyler söylediği için apar topar görevden alınmıştı. Ne demişti Koramiral Kay-Achim Schoenbach?  Rusya’nın Ukrayna’ya el koyma fikrinin “saçmalık” olduğunu belirtmişti. Putin’in Batı tarafından eşit muamele görmesi gerektiğini ve istediği tek şeyin de saygı olduğunu ve bu saygıyı göstermek icap ettiğini seslendirmişti. Üstelik Amirale göre, Çin’e karşı da Rusya’ya ihtiyaç vardı. Putin’in kendisi ateist olsa dahi, Rusya’ya bu noktada duyulan ihtiyacın önemli olduğunu anlatmaya çalışmıştı…

Evet, AB’nin “çelik çekirdeği” olan Almanya ve Fransa’nın, aslında Rusya konusunda ABD ile farklı noktalarda bulunduğu bu gibi açıklamalardan yeterince anlaşılıyor…

Dün, Macron Moskova’da Putin’le ve Scholz Washington’da Biden’la görüşürken, her iki adreste de bu farklılığın gayet bariz yansıdığını ayrıca belirtmeye gerek var mı? ABD cenahı, artık neredeyse saat başı açıklamalarla, Rusya’nın işgal harekâtının başlamak üzere olduğunu tekrarlarken, Fransa Başkanı ümitle farklı bir telden çalıyordu. Rus muhatabı ile diyaloğunun askerî çatışmayı önlemek için yeterli olacağını umduğunu söyleyen Macron, Putin’in daha geniş konuları tartışmaya açık olduğuna inandığını kaydediyordu. Ve Avrupalı ülkeleri korumak ve Rusya’yı yatıştırmak üzere “yeni bir denge” çağrısı yapıyordu…

Bakalım umduğunu ne ölçüde bulacak? Bu arada Macron diyaloğun zayıflık anlamına gelmediğini de kayda geçirerek, bir nevi kuyruğu dik tuttuğunu da göstermeye çalışıyordu. Aynı minvalde geçtiğimiz ay, Macron; Rusya ile yeni bir ilişki çağrısında bulunmuş, AB’nin Washington’a güvenmek yerine, Moskova ile kendi diyaloğunu başlatması gerektiğini ifade etmişti.


Almanya Ukrayna’ya silah göndermeyeceğini tekrar tekrar beyan ederken ve Fransa diyaloğu hatta mümkünse ABD’den bağımsız bir diyaloğu savunurken, Amerika’nın Polonya ve Romanya’ya ilave üç bin asker göndereceğini açıklaması ne anlama geliyordu? Moskova bunu “gerilimi alevlendirme” olarak okuduğunu resmen duyurdu…

Bilindiği üzere daha önce de, ABD Başkanı yukarıdakine benzer bir açıklama ile NATO’nun konumunu güçlendirmek üzere, sekiz bin beş yüz askerin teyakkuza geçirildiğini ilan etmişti…

Diğer taraftan ABD, Rusya’nın askerî harekâtını anbean izleyerek ve bununla ilgili durum açıklaması yaparak, Ukrayna’ya karşı muhtemel harekâtın an meselesi olduğunu işliyor. Daha önce de beyan ettiği üzere, şubat ortasında bunun kesin vuku bulacağını belirtiyor. Delil olarak da, Rusya’nın Ukrayna ve Belarus sınırlarına yaptığı yığınağı gösteriyor. Ayrıca stratejik nükleer silahlı kuvvetlerinin ilkbahardaki tatbikatının şubat ayına çekilmesini, bunun kati göstergesi olarak sunuyor…


Ukrayna meselesi öylesine köpürtülüyor ki, Batı medyasında savaş hasar tahminleri uç vermeye başladı. Kiev’in 48 saatte düşebileceği, ilk günlerde elli bin Ukraynalı sivilin hayatını kaybedeceği, Ukrayna’nın 25 bin, Rusya’nın 10 bin asker kayıp vereceği filan yazılıp çiziliyor. Böyle bir atmosferde, Macron bugün de Kiev’de Zelenskiy ile görüşecek. Netice?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.