İHA'lar da SİHA'lar da milletindir

A -
A +

Bugün dünyanın belli başlı bütün ülkeleri, İnsansız Hava Araçlarını üretmek veya bir şekilde elde etmek için kıyasıya uğraşıyor… Ama bizim memleketimizde, birileri nedense İHA’lardan rahatsız!.. Acaba neden?

 

Geçmişte cereyan eden trajik hadiseler, acı tecrübeler olmasa, bazı trollerin dışa vurduğu rahatsızlıkları ‘karın ağrısıdır’ diyerek, üzerinde durmaya gerek duymazdık…

Ama Türkiye’ye tam yüzyıl kaybettiren ihanetleri hatırladıkça, insan gelecekte de aynı şer güçlerin, benzeri ihanetlere kalkışmaktan vazgeçmeyeceğini düşünüyor ve ister istemez endişeleniyor!

Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyası ile taltif edilmiş bir millî kahraman olan Vecihi Hürkuş’un başına gelenler mesela. Aynı zamanda havacılık alanındaki dehasıyla temayüz etmiş, TBMM tarafından tam üç defa takdirname verilen tek Türk vatandaşı olan, Hürkuş’un maruz kaldığı muamele tam bir ibret vesikasıdır. 1925’te ilk Türk uçağını uçuran ve 1930’da İstanbul Kadıköy’de kiraladığı bir keresteci dükkânında, üç ay içinde ilk Türk sivil uçağını (VECİHİ XIV) inşa edip uçuran Hürkuş’un bu ülke için başlattığı müthiş hamle; ne yazık ki, basiretsiz, kesinlikle kötü niyetli ve insanımıza asla güven duymayan malum zihniyet tarafından akamete uğratılmıştır…

Onunla hemen hemen aynı yıllarda, 1936’da İstanbul ve Sivas Divriği’de çok önemli havacılık faaliyetlerine başlayan, 1938’de ilk çift motorlu ve 1941’de de tamamen Türk yapımı uçağı yapan ve uçuran, Nuri Demirağ da, aynı akıbete maruz kaldı. Onun da bu ülke için yapmak istediği hizmetlere devlet eliyle engel olundu. Bugün İstanbul Yeşilköy’deki Atatürk Havalimanı arazisi de dâhil olmak üzere, malına mülküne el konulup istimlâk edildi…

Bu konuları daha teferruatlı olarak öğrenmek isteyenler, muteber kaynaklara başvurabilir.
 

Gelelim günümüze…

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylunun yaptığı açıklamalar yeteri kadar dikkat çekici olsa gerek. Bu memleketin kalkınması ve insanlarının refah seviyelerinin yükselmesi, daha da önemlisi millî güvenliğinin yeterli seviyede temin edilmesi ve ülkenin bağımsızlığının tehdit ve tehlikelerden beri olması için yapılması gereken işler ve hizmetler kimleri, niçin rahatsız eder?

Bu topraklar üzerinde yaşayıp da bu vatanın selameti için gayret sarf etmeyen, daha da beteri yapılan hayırlı hizmetlere mâni olmaya kalkan bedbahtlara ne demeli?

İsmi lazım değil, Twitter’da sahte hesapla yayın yapan trollerden biri, aç tavuğun kendisini darı ambarında görmesi misali, şunları saçmalamış: “Bayraktar SİHA’nın üretimi durduruldu. Dışişleri Bakanı Sezgin Tanrıkulu Türkiye’nin savaş suçu işleyen bu ölümcül silahlara ihtiyacı olmadığını söyledi. SİHA üretim merkezinin yurt dışına taşınması için Selçuk Bayraktar’a iki hafta süre tanındı.” Bu oltaya sazan gibi atlayan Sezgin Tanrıkulu da, altına emoji ekleyerek şunu yazmış: “Bu korku size yeter troller. Ama emin olun adil olacağız.”
Amiyane tabiriyle tut kelin perçeminden!..

Bu rezaletin hangi tarafından başlamak lazım?

Dünyanın bütün belli başlı devletleri İHA ve SİHA üretmek için veyahut üretemiyorsa bile bir şekilde elde edebilmek için kıyasıya uğraşıyor. Yeni savaş konseptinde bu türden harp araç ve gereçlerinin ne derece kritik önem taşıdığı Suriye’de, Azerbaycan’da, Libya’da ve daha birçok yerde apaçık neticeleriyle birlikte görülmedi mi?

Kimi devletlerin on yıllar öncesinden başlattığı İnsansız Hava Araçlarından bugüne kadar, imkânı olan her millet bir an evvel satın almak için sıraya girmedi mi?

Dünya kurulalı beri, devletler ve toplumlar, millî güvenliklerini sağlamak için lüzumlu olan her türlü harp vasıtasına sahip olmak için, icabında boğazından kesmek dâhil her türlü fedakârlığı yapmıyorlar mı?

Vatan müdafaası için tedbir almayan, almayı düşünmeyen bir tek ülke var mı, olabilir mi? Hiçbir şeyden ibret alamıyorsa bu ahmaklar, bugün Ukrayna’nın düştüğü durumdan da mı ders çıkarmıyorlar?

Türkiye İHA ve SİHA üretmese, başka devletler bundan vazgeçecek mi? Ahmaklık parayla değil elbet. Fakat ahmaklıkla hainlik arasındaki farkı da çok iyi tespit etmek lazım!..
 

İnançsızlarda eblehlik pek fazladır. O sebeple bunlara bir şey anlatmaya kalkmak zaman kaybıdır. “DÜŞMANINIZIN SİLAHIYLA SİLAHLANIN” ilahi emrini, bu eblehlere anlatmak imkânsız bir şey. Bırakalım otladıkları yerde kalsınlar!..

Velakin geçmişte siyasi sebeplerle sahip çıkamadığımız Vecihi Hürkuş ve Nuri Demirağ gibi vatansever kabiliyetlerin başına gelenlerden ders çıkarıp, bugün aynı hatayı tekrarlamayalım. Bunun için de Prof. Temel Kotil gibi, Prof. Mahmut Akşit gibi, Selçuk Bayraktar gibi kıymetli beyinlerimize sahip çıkalım, onların bu ülke için yaptıkları eşsiz hizmetlere destek verelim ve koruyalım. Bu mesele çok ama çok mühim!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.