Kalite farkı

A -
A +

Maçın önce genel teknik yapısıyla ilgili bir görüşümü yazayım; takımlardan biri adı yakışırsa Süper Lig’in temsilcisi ama tabii ki eksikleri bulunan taraftı, yani F.Bahçe’ydi. Diğer taraf ise bu lige çıkmaya çalışan ikinci veya üçüncü ligden bir takım gibiydi... Yazımın bu bölümü yukarıda da bahsettiğimi gibi genel bir yorumdur. Konyaspor, sadece ve sadece top rakibe geçtiğinde kendi yarı alanına tam takım yığılabilen bir taraf olarak göründü. Ön tarafa çıkışlar ise tam anlamıyla sınıfı belli olmayan cinstendi.

Takım oyunu

F.Bahçe kazandığı veya kendisine sunulan toplarla neredeyse her pozisyonda tam takım oyunu paylaşabilen, fizik gücü yerinde ve de sahanın her iki bölümünde de birikebilen bir taraftı. Gollük pozisyonları da buldu ama işte oradaki yetersizliği mi desek, eleman eksikliği mi desek, tabelaya bir türlü golü yazamıyordu. Tabii ki yorumumun bu bölümü Pelkas oyuna girene kadarki manzaraydı. Hâlâ anlamakta güçlük çektiğim, o bir dönemin efsane oyuncusu Mesut Özil’in emekli olduğundan hâlâ F.Bahçe Yönetim Kurulunun ve de teknik heyetinin haberinin olmamasıydı! Nitekim Pelkas hem yerinde top kullanmada hem de attığı harika golle sanki benim bu görüşümü tasdik edecekti.

Gaza gelme Hoca!

F.Bahçe’yle ilgili bunun dışında diyebileceğim, İrfan’ın oyundan çıkıp Arda’nın girişi tamamen bir görüş eseri değil, taraftar yaygarasının sonucuydu. Liderin yenilgisi sonrası F.Bahçe’nin hem de ikinciyi yenerek bu maçı kazanmış olması benim tahmine göre şampiyonun arkasında ligi bitireceğidir. Sanırım bu maçın özeti, İsmail Hoca’yı ona buna kulak asmadan ideal Fener on birini sonunda bulacağı yolundadır. Herkes şunu bilsin ki, Konyaspor bu oyun anlayışıyla klasmanda bu yeri bir daha göremez...

MAÇIN ADAMI: Pelkas

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.