Genetiği değiştirilmiş partiler kime yarar?

A -
A +
CHP’de üç milletvekili istifa etti. İstifa sürecinde ve yazdıkları mektupta, bugüne kadar parti yönetimine farklı tarihlerde yine CHP içinden yöneltilen eleştirilerin hemen hemen aynılarını farklı cümlelerle ifade ettiler.
Eleştirilerinde öne çıkan bazı hususlar, öyle her CHP’linin sineye çekebileceği suçlamalar değil.
İstifa eden milletvekilleri; parti yönteminin, CHP’yi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu çizginin dışına çıkardığını söylüyorlar.
Kılıçdaroğlu ve yönetiminin, ulusal çıkarlar konusunda yeterli hassasiyeti göstermediği, FETÖ ile mücadeleyi baltaladığı, dışarıdan demokrasi dilendiği, CHP’yi ittifak uğruna feda ettiği iddia ediliyor. HDP ile yürüyen ittifak ve iş birliği de bu eleştirilerin içinde çok önemli bir yer tutuyor.
Eleştirileri tek tek saymaya gerek yok. Zaten birkaç gündür kamuoyunda tartışılıyor. Bu eleştiri konularında dikkat çekilmesi gereken en önemli husus şu: Hem CHP hem de İyi Parti içinde, parti yönetimlerine yönelik dile getirilen eleştiri ve suçlama konularının aynı başlıklardan oluşması…
Uzun süredir, muhalefet yönetimlerine yine kendi partilerinden yöneltilen bu eleştirilerin tesadüf olması herhâlde düşünülemez.
Örneğin; FETÖ meselesi önemli ve ortak eleştiri başlıklardan biri. Yine HDP ile iş birliği ve ittifak suçlaması da örtüşen en önemli konulardan…
Şimdilik, İyi Parti ve CHP yönetimlerinin siyaset tarzı, göreve getirdikleri kadrolar ve partilerini götürdükleri yer tartışılıyor. Yakın gelecekte benzer bir sürecin Saadet Partisi içinde de yaşanması muhtemel.
Devam eden bu tartışma ve istifalarda dile getirilen ortak suçlamaların ne anlama geldiğini izah etmeden önce bir hususa dikkat çekmek gerekir.
Siyasi partilerde kadrolar değişir. Genel başkanlar değişir. Hatta partinin ideolojisi, siyasi kimliği ve siyaset yapma tarzı da zaman içinde güncellenir. Bunlar, siyasal yapıların doğasında var.
Örneğin CHP’de 1960’larda yaşanan “ortanın solu” tartışmasında partiden istifa edenler olmuştu. İstifa edenlerin en önemli gerekçesi “Kemalizm”den sapıldığına yönelikti. Bu dönemde CHP’den istifa eden 47 parlamenter Güven Partisi’ni kurmuşlardı.
Yine 1972’de  Ecevit’in sol söylemlerinden memnun olmayan 58 milletvekili ve senatör, Kemal Satır’ın öncülüğünde CHP’den ayrılarak Cumhuriyetçi Parti’de bir araya gelmişlerdi.
1990’larda Deniz Baykal döneminde CHP’nin kimliği ile ilgili, “Anadolu solu”, “üçüncü yol” gibi tartışmalar yapıldı. “Çarşaf açılımları” ile seçim kampanyaları yürütüldü.
Ama bu tartışmalarda, CHP’nin durduğu yer ve siyaset tarzı ile ilgili “yeni bir şey” söyleniyordu. CHP’nin geleneksel kimliğinin ne olduğu tekrar ifade edilip, yeni olanla ne yapılmak istendiği topluma ve seçmene anlatılıyordu.
Bugün CHP ve İyi Parti’nin içinde devam eden tartışmaların mahiyeti farklı. Parti yönetimleri, kendilerine parti içinden gelen eleştirilere cevap vermek yerine, eleştirenleri ötekileştirip suçlama ve dışlama yoluna gidiyorlar.
Dolayısıyla, bu partilerin değişim ve dönüşümünde “olağan olmayan” bir durum var. Dolayısıyla, bugün siyasi partilerde olanları anlamak için 2010 yılı öncesi ve sonrasını iyi analiz etmek gerekiyor. Partilerin genetiğini değiştirmeye dönük, “kaset kumpasları” başta olmak üzere yapılan hamleleri tekrar etraflıca ve soğukkanlılıkla tartışmak gerekiyor.
 “Genetiği değiştirilmiş partilerin kimlerin işine yaradığı ya da yarayacağı” sorusu, tartışmaya başlamak için faydalı bir başlangıç noktası olabilir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.