15 Temmuz örneği: Batı medyası neden bu kadar ilkesiz?

A -
A +
Batı medyasının demokrasi ve insan hakları konusunda Türkiye’nin de dâhil olduğu çok sayıda ülkeye karşı hep eleştirel bir tavır içerisinde olduğu biliniyor. 15 Temmuz’da darbeciler tarafından Türkiye’de demokrasi hedef alınmasına rağmen Batı medyasının maalesef demokrasiden değil de darbecilerden yana tavır aldığı da biliniyor ve unutulmuyor. Tanklar ve savaş uçakları, darbeye karşı sokağa dökülen sivilleri ezerken, bombalarken ağır insan hakları ihlalleri yapmadılar mı? Neden Türkiye’ye hep insan hakları dersi veren Batılı medya kuruluşları bu ihlalleri yapan darbecilerin karşısına dikilip Türkiye’de demokrasiden yana olmadılar? Eğer bu medya kuruluşları 15 Temmuz’da Türkiye demokrasisine destek veren bir pozisyon alabilselerdi sonrasında Türkiye’ye yönelik eleştiri hakları olurdu. Ama takıntı hâline getirdikleri Tayyip Erdoğan ve AK Parti iktidarını devirme hedefi onların darbeye karşı çıkmalarını engelledi. Acaba 15 Temmuz gecesine ilişkin dehşet verici görüntüleri sonradan izlediler mi? İzledilerse, böyle bir kanlı darbe girişimine destek verdiklerinden dolayı utanç duymuşlar mıdır? Savaş uçaklarının Meclis'i bombaladığı görüntülere baktıklarında ne hissettiler? Tankların insanların üzerlerinden geçtiğini gösteren görüntüler Batı medyasının darbeye destek veren kuruluşları için ne anlam ifade ediyor acaba? Peki ya Ömer Halisdemir’in Özel Kuvvetler Komutanlığı Karargâhındaki görüntüleri onları endişeye sevk ediyor mu? Türkiye’de böyle kahramanlar olduğu sürece yaptığımız ve yapacağımız bütün karalama kampanyaları işe yaramayacak diye ümitsizliğe kapılıyorlar mıdır? Kuşkusuz Ömer Halisdemir, Halil Kantarcı, Salih Ertürk ve bu köşenin isimlerini saymaya yetmeyeceği daha nice kahramanın varlığı Batı medyasındaki Türkiye karşıtlarını korkutuyor. Neden bir yandan demokrasi ve insan hakları derken diğer taraftan darbecilere destek veriyorlar? Mesele sadece Tayyip Erdoğan ve AK Parti karşıtlığı mı? Geçmiş darbelerdeki tavırlarına bakıldığında meselenin sadece Tayyip Erdoğan ve AK Parti karşıtlığı olmadığı anlaşılıyor. Tayyip Erdoğan ve AK Parti hükûmetinin temsil ettiği bağımsız dış politika çizgisi asıl sorunları. Bu çizgiyi kim takip ederse, Batılı küresel aktörlerin Türkiye için çizdikleri yoldan kim ayrılmaya kalkışırsa aynı karalama kampanyalarının hedefi oluyor. Batı medyası bu şekilde Türkiye’nin “eksenini kaydıran”, onu “yörüngeden çıkarmaya” çalışan her iktidarı hedef alıyor ve gerektiğinde başvurulacak darbenin altyapısını hazırlıyor. 28 Şubat darbesi sürecinde Türkiye’de demokrasinin katledilmesine destek veren Batı medyasının 15 Temmuz darbesi sürecinde farklı davranmasını beklemek ne kadar mümkün? Bu noktada sorulması gereken soru şudur: Batı medyasının demokrasi ve darbeler konusunda bu kadar tutarsız yayın yapmasının nedeni nedir? Türkiye’deki darbeler bu tutarsızlığın tek örneği olmadığına göre bu sorunun cevabı sadece Türkiye ile de ilgili değil. Neden Batı medyası, “demokrasi sadece bizim istediğimiz kişileri iktidara getiriyorsa desteklenmeli, yoksa darbeler desteklenmelidir” tavrı içerisinde? Bunun asıl nedeni ait oldukları ülkelerin dış politik çıkarlarının bu tutarsız tavrı gerektirmesi mi? Eğer böyleyse söz konusu ülkelerin hükûmetleriyle bu medya kuruluşları arasında nasıl bir ilişki var? Söylemde “özgür medya” ve “demokrasi” gibi değerleri öne çıkarırken pratikte hükûmetlerinin Türkiye, Mısır, Şili ve Cezayir gibi ülkelerde dizayn ettikleri darbelere destek verirken bir ikilem yaşamıyorlar mı? Yok eğer bu ikircikli tavırları hükûmetleriyle kurdukları organik ilişkiden değil de kendi sorunlu bakış açılarından geliyorsa bu da başka bir soruna işaret eder. Bir yandan “demokrasi” deyip sağı solu eleştirirken, diğer yandan 15 Temmuz darbe girişiminin başarısı için çalışmak, Mısır’daki darbeyi desteklemek sağlıklı bir zihnin göstergesi değildir. Bu tavırlarından vazgeçip özür dilemedikleri sürece bu ikiyüzlülüklerini hatırlatmak gerekir. Bu hatırlatma belki onların çok azında bir utanma duygusu oluşturacaktır, ancak onların karalama kampanyalarına maruz kalan ülkelerin halklarının Batı medyasından gelecek her türlü manipülasyona karşı hazırlıklı olmasını sağlayacaktır. SETA’nın Batı medyasıyla ilgili raporları tam da Türkiye’yi hedef alan bu manipülasyonlara karşı halkı uyanık tutmayı hedefliyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.