Ilhan Omar ve Rashida Tlaib’den dersler: Siyonizmle mücadelenin yolu

A -
A +
Amerikan Kongresi’nin iki Müslüman kadın üyesi seçildikleri günden beri Siyonistlerin ve destekçilerinin başını ağrıtmaya devam ediyorlar.
Somali kökenli Ilhan Omar ve Filistin kökenli Rashida Tlaib (İlhan Ömer ve Raşide Tlaib diye de telaffuz edilebilir) ABD ve İsrail’de ırkçılığın ve İslam karşıtlığının arttığı bir dönemde kararlı bir şekilde mücadelelerini sürdürüyorlar.
Bu iki Müslüman kadının Amerikan Temsilciler Meclisi’ne üye seçilmeleri ise, seçildikleri Demokrat Parti’nin ülkedeki etnik ve dinî azınlıkların oylarını elde etmeye yönelik pragmatizminin olduğu kadar, kısmen Amerikan siyasal sistemindeki çoğulcu yapının da göstergesi.
Tabii Amerikan Kongresi’ne iki Müslüman kadın milletvekilinin girebilmiş olması, bu ülkedeki egemen beyaz-evangelist kesimlerin Afrika, Latin Amerika ya da Uzak Doğu kökenli Amerikan vatandaşlarına siyasal, ekonomik ya da toplumsal hayatta eşit imkânlar tanıdıkları anlamına gelmiyor. Ayrıca bir göçmen ülkesi olan ABD, Trump’ın başkan olmasıyla birlikte artık göçmen ve mülteci düşmanı bir ülkeye dönüşmüş durumda. Aslında Trump’ın seçim başarısının arkasında da, ülkede göçmen ve mültecilere karşı oluşan atmosferi kullanıp, seçmenlerin bu konudaki korkularını oya dönüştürmesi yatıyor.
Trump’ın hedefindeki Ilhan Omar ve Rashida Tlaib aynı zamanda, İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırılarının son bulması için bu ülkeyi boykot ve yaptırımlarla geri adım attırmayı hedefleyen BDS üyesi. Boykot, yoksun bırakma ve yaptırım (Boycott, Divestment, Sanctions) kelimelerinin baş harflerinden hareketle BDS olarak anılan forum özgürlük, adalet ve eşitlik sloganlarıyla hareket ediyor ve çok sayıda ülkede destekçisi var.
Başta ABD olmak üzere birçok Batılı ülke tarafından desteklenen İsrail saldırganlığına karşı, bu ülkelerde yaşayan insanların vicdanlarına seslenen BDS hareketi, İsrail’in haksızlıklarını gözler önüne serip bu ırkçı ve saldırgan rejimin boykot edilmesi çağrısı yaparak başta Netanyahu olmak üzere Siyonistleri ciddi şekilde rahatsız ediyor.
Filistin’i ziyaret etmek isteyen Omar ve Tlaib’e İsrail makamlarının izin vermeme kararı, Orta Doğu’da yaşanan kaosun gölgesinde her geçen gün Filistinlilerin evlerini yıkıp onların topraklarında Yahudi yerleşimcilere yeni konutlar inşa etme kararı alan İsrail’in saldırganlığına yeniden dikkatleri çekti. Gelen tepkiler üzerine İsrail, Rashida Tlaib’in Batı Şeria’daki ailesini ziyaret etmesine izin vermek zorunda kaldı.
Amerikan Başkanı Trump, Netanyahu’dan erken davranıp, “İsrail’in bu iki milletvekilinin ülkeye girişine izin vermesi durumunda büyük bir zayıflık göstermiş olacağını” açıkladı. Asıl skandal ise Trump’ın “İsrail ve bütün Yahudi halkından nefret ediyorlar” ifadeleriyle Tlaib ve Omar’a saldırmasıydı.
İki Müslüman milletvekilinin “Yahudi halkından” nefret etmediğini, aksine Müslümanlardan nefret eden İsrailli ve Amerikalı siyasetçilere karşı haklı bir mücadele içerisinde olduklarını Trump dâhil herkes biliyor.
Üstelik bu iki cesur kadın, mücadelelerini ırkçılığın ve Müslüman düşmanlığının her geçen gün yaygınlaştığı ABD’de çok zorlu şartlarda yürütüyorlar. Her gün ırkçı siyasetçiler tarafından hedef gösteriliyorlar.
Sadece geçen hafta El Paso ve Dayton’da gerçekleşen ırkçı saldırılarda 30’dan fazla kişinin hayatını kaybettiği Amerika’da göçmenlerin, mültecilerin ve Müslümanların haklarını savunmak çok riskli bir durum ve bu kadınlar bu riski üstleniyorlar.
Bu iki yürekli Müslüman kadının üstlendikleri bir başka risk ise ABD’deki İsrail lobisinin öfkesini üzerlerine çekmek.
Yakın dönem Amerikan siyasal hayatının İsrail lobisinin öfkesini üzerlerine çeken siyasetçilerin yaşadıkları dramlarla dolu olduğunu bilmek bu riskin ne kadar yüksek olduğunu anlamamız için yeterli.
Bu iki milletvekilinin özel hayatlarının nasıl mercek altına alındığına, haklarında karalama kampanyalarının başlatıldığına şahit olabiliriz.
Ama onlar bütün bu riskleri göze alarak hem ABD’deki hem de Filistin topraklarındaki ırkçılığa ve İslamofobiye karşı mücadelede üzerlerine düşeni yapıyorlar.
Bu yüzden alkışı ve dualarımızı hak ediyorlar...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.