SİYASİ CİNAYETLER!..

A -
A +
Şu günlerde gündemi "siyasi cinayetler" sözü meşgul ediyor. CHP Genel Başkanı Sn. Kemal Kılıçdaroğlu, Mersin’de gezisini takip eden habercilere siyasi cinayetler işlenebileceğine dair bir açıklama yapmış…
Tabiî ki bu tehlikeli haber, derhal gündemde yerini buldu…
Siyasi cinayetler, siyasetçilere yönelik katliamlardır. Fâil-i meçhul yâni, yapanı belli olmayan cinayetlerden farklı olsa bile net şekilde birbirinden ayrılması da çok kolay olmuyor. Şöyle denebilir; fâil-i meçhul öldürmeler, rüşvet istenen şirket sahibinden seçilen herkese karşı işlenebildiği hâlde diğeri, politik kimliği olanlara karşı ika edilir.
Bugün anlaşılan anlamda siyasi cinayetler ilk çok partili hayata geçilen 1908 Meşrutiyetiyle görülür olmuştur. İttihad ü Terakki iktidarı döneminde muhalif politikacılarla kalem erbabı bu yolla susturulmuş daha sonraki zamanlarda da bu yolun devam ettiği görülmüştür. 1970, ’80, 90’larda ise siyasi ve fâili, tetik çekeni belli olmayan cinayetler, katliamlar, iç içe geçmiş olarak çokça vuku bulmuştur.
Başbakan Nihat Erim’den Gümrük Bakanı Gün Sazak’a, Malatya Belediye Reisi Hamid Fendoğlu’na, gazeteciler Abdi İpekçi ve Uğur Mumcu, yazar Raif Karadağ’a kadar birçok isim bu yolla ortadan kaldırılmıştır. Nihat Erim, Marksist-Leninist örgüt tarafından intikam saikiyle katledildiğinden belki farklı değerlendirilebilir ama ölümü netice itibarıyla siyasi cinayettir.
Ayrıca çoğu burun kırmakla sonuçlanan siyasi saldırılar da vardır…
2023 genel seçimlerine 20 ay kalmıştır. "Seçim sathı mailine girdik" denebilir. Geçmiş acı vak’alar da hatırlanınca Sn. Kılıçdaroğlu’nun habercilerle böyle bir paylaşım yapmasının kabulü imkânsızdır. Çok yanlış ve çok talihsiz bir konuşma olmuş. Bu beyanatı vermesinin iki sebebi olabilir:
Ya bir istihbarat almıştır veya böyle bir kanaate varmıştır.
Şayet bir istihbarat aldıysa bu malûmatı MİT veya savcı ile paylaşmalıydı. Sızan haber, tahkîk edilerek, tuzak mı gerçek mi olduğu değerlendirilirdi. Bazı sebeplerden dolayı böyle bir düşünceye kapıldıysa bunu da partisinin kurmaylarıyla konuşmalıydı. Partisini gazetecilerle değil, arkadaşlarıyla yönetiyor. Hem zamanlama ve hem de muhataplar yanlış olmuştur… Olabilir ki böyle bir şayiayı daha doğrusu yalanı, diğer devletler ajanları, Sn. Kılıçdaroğlu’nun kulağına gidecek şekilde yakın çevresine yaymışlardır. Tartışılan konuşmayla da maksatlarında birinci safhaya ermiş bulunuyorlar. Allah, fırsat vermesin; mevzu yalanı yayan beşinci kol unsurları, seçime doğru beklenmedik bir ânda umulmadık kimseleri zanlı şaşırtmacasıyla öldürebilir ve tozu-dumana katabilirler.
Yüce Allah, o günleri göstermesin...
Böylesi cinayetlerin işlenmesi, kan akması, bu memleketin huzurunu, istikrarını, iktisadını, kalkınmasını mahveder. Mevcut pahalılık, enflasyon, döviz yükselişi… gibi olumsuz durumları çok kötü daha kötü hatta berbat hallere düşürür.
Bu kargaşanın kazananı olmaz.
Türkiye düşmanları, bayram eder.
İşi, fikri her ne olursa olsun hiç kimsenin hiç kimseyi yaralamaya veya daha vahimi öldürmeye hak ve yetkisi yoktur. Ortada suç, şüpheli ve zanlılar varsa emniyet ve adliye devreye girer müstakil mahkemeler ve ehil ve vicdanlı hâkimler olması gereken hükmü verirler. Haklının bile hakkını bizzat almaya kalkışması, ihkak-ı hak teşebbüsü dahi suçtur.
Cezalandırma hakkı, ancak ve yalnız mahkemelerindir.
Vatandaşlarımızın büyük ekseriyetiyle bu anlayışta olduklarını düşünüyoruz. Ancak kurt dumanlı havayı sever. Beşinci kol faaliyetleriyle böylesi konuşmalar gündemde yer aldıktan sonra birtakım cahiller kullanılabilir. Veya ajanlar, doğrudan devreye girerek ülkemize kastedebilirler.
Hiçbir cinayet, mazur ve haklı görülemez, sahip çıkılamaz.
Böylesi ulu orta konuşma yapmak da hiç yakışık almaz.
Bu gibi konuşmalar muhalefet etmek değil, ne dediğinden habersizliktir. "Kürt mes’elesi vardır" sözünden sonra ikinci zararlı konuşmadır.
Vakit geçmiş değil.
Sn. Kılıçdaroğlu, bir şey biliyorsa devletle paylaşmalı, bilmiyorsa bu dumanı ortadan kaldıracak bir düzeltme yapmalıdır.
Malûm, ürkütücü haberi, savcı da ihbar kabul edebilir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.