5'inci harekâta mecburuz!..

A -
A +

5'inci harekâta dair ilk işareti, pazartesi günü Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan, verdi. Dediklerinden anlaşılan, meseleyi ilgili müesseselerimizin değerlendirmekte olduklarıydı. Bu müesseseler; Hariciye, İçişleri Bakanlığı, MİT, Genelkurmay ve Cumhurbaşkanlığı’na bağlı istişare birimleridir…

Perşembe günü de MGK toplandı.

Cumhurbaşkanının başkanlığında yapılan 3 saatlik toplantıdan sonra bir beyanname yayınlandı. Bu bildirinin esası şu cümledir: “Güney sınırlarımızda icra edilen ve edilecek harekâtlar, komşularımızın toprak bütünlüğünü hedef almamaktadır. Millî güvenlik ihtiyacımızın gereğidir!”

Eğer; Suriye ve Irak devletleri, Türkiye’yi rahatsız eden terör saldırılarını bertaraf edebilselerdi ve edebilseler Türkiye, ne önceden ve ne de şimdi harekât yapardı. Zira her harekâtın insan, bütçe ve piyasa bedeli vardır. Komşu hükûmetler, bunu yapamadıkları içindir ki kendi işimizi kendimiz görüyoruz. Üstelik; komşularımız, AB ve ABD’nin kuvvetle destek verdiği PKK/PYD terör örgütleriyle başa çıkacak şartlara da mâlik değiller. Bu örgütün arkasında hemen her Avrupa devleti ve Amerika olduğu gibi İran da yer alıyor.

Bundan dolayı biz, harekât yapmak mecburiyetindeyiz…

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ilk işareti verdiğinde harekâtın yarım kalmış olmasına atıfta bulundu. Bu yarım kalmışlık iki kademelidir. İlki Fırat’ın doğusuyla alâkalıdır. Önceki 4 harekâtla terör örgütü, Fırat’ın doğusuna süpürülmüş, Akdeniz’e ulaşma hayali bitirilmiş, fakat askerî harekâtlara rağmen Fırat’ın batısında da tek parça emniyet kuşağı tesis edilememiştir. İdeal olanı hem bunu yapmak ve hem de Fırat’ın doğusunu da bütünüyle temizlemektir. Hâlbuki bölücü örgüt, petrol yataklarının olduğu Fırat’ın doğusunda Amerika himayesinde devletleşme yolundadır. O hâlde öncelikle ve acilen Fırat’ın batısında emniyet kuşağı tam tesis edilmeli ve ardından da gecikmeden Fırat’ın doğusuna gerekli müdahale yapılmalıdır.

Fırat’ın batısında 24 Ağustos 2016’da Fırat Kalkanı, 20 Ocak 2018’de Zeytin Dalı, 9 Ekim 2019’da Barış Pınarı ve 27 Şubat 2020’de Barış Kalkanı Harekâtları yapıldı. Kurtarılan bölgelere rağmen bölücü örgüt, yer yer kama gibi girerek emniyet kuşağını kesmektedir. Bu araya girmeleri söküp atmak, harekâtı tamamlayacaktır. Bundan dolayı 5’inci harekât kaçınılmazdır. Böylece Hatay’dan Fırat’a kadar 30 km derinlikte bir güvenlik koridoru kurulmuş olacaktır. 2 buçuk milyon civarında sığınmacının bu yeni şehirlere geri dönüş yapması üzerinde çalışılmaktadır.

5’inci harekât her ân olabilir. Bir gün şafak, bu harekâtla birlikte sökebilir.

Harekât kat’i olduğuna göre nereden başlayacak veya hangi noktalara karşı yapılacaktır?

5’inci harekâtın Tel Rifat, Osmanlının Arap Pınarı dediği Ayn el-Arab, Ayn Îsa ve Menbiç’e olması beklenmektedir. İlk darbenin Tel Rifat’ı işgal etmiş terör unsurlarına vurulması kesin gibidir. Tel Rifat, Haleb’in kapısıdır. Hain örgütün buradan defedilmesi üzerine Halep yolu açılacaktır. İlk hamle, buraya olabileceği gibi 4 noktaya eş zamanlı taarruz veya buralara sırayla da yapılabilir.

Gözden kaçmaması gereken gerçek şudur:

Kader önümüze bir fırsat çıkarmıştır.

Saydığımız yerlerde Rus birlikleri vardı. Rusya, Ukrayna harbine zorlanınca Suriye’nin kuzeyindeki askerlerini geçen hafta alıp Ukrayna cephesine taşıdı. Böylece burada bir boşluk meydana geldi. Tabiatta boşluğa yer yoktur. Suriye hükûmeti, bu boşluğu dolduramıyor. TSK buralara girmezse bu defa Batı destekli terör örgütü, işgallerini genişleterek mevcut yerlerdeki durumunu kuvvetlendirecektir.

Bu fırsatı kaçırmak hata olur.

Onun için “…ama Amerika, ama İran, ama Suriye!’’ demek yanlıştır. Elbette akıllı, tedbirli olmalı. Lakin tedbirle korkaklığı karıştırmamalı. Unutulmasın ki bir asır evvel masada cetvelle çizilip elimizden alınan topraklarımızı ve buralarda mağdur edilen kardeşlerimizin hukukunu konuşuyoruz. Üstelik Rusya’nın yarın bölgeye yeniden gelmeyeceğini kimse söyleyemez.

Son sözümüz şudur:

Bu, bir devlet meselesidir. Kaydedilecek zafer veya içine düşülecek başarısızlık asırlara tesir eder. Bu itibarla muhalefet yapmak adına politika işportacısı olmamalı...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.