Tabanları sızlamaya başlamıştı artık

A -
A +
Nazan, büyük ve yemyeşil bir park gördü ve içine girdi. Banklardan birine oturdu.
 
 
Hacer’in cebine koyduğu para çok fazla değildi ama hiç olmazsa üç dört gün hayatını sürdürebilirdi onunla... Amacını belirleyince daha bir güven gelmişti. Dikkatle tabelalara baka baka yürümeye başladı. Ne kadar yürüdüğünü bilmiyordu. Nerede olduğunu da bilmiyordu. Yol boyunca ilerliyordu ve şimdiye kadar kalabileceği gibi bir işletmeye rastlamamıştı. Artık tedirginliği artmaya başlamıştı. Yürüdüğü cadde çok şık bir caddeydi. İnsanlar iyi giyimli, kalburüstü insanlardı. Zengin bir muhitte olduğu belliydi. Bir bankanın tabelasından bulunduğu semtin Kızıltoprak olduğunu anladı. Karnının acıktığını ise bir lokantanın önünden geçerken fark etti. Hemen girişteki masalardan birine oturdu. Yanında beliren garsona kuru fasulye ve pilav siparişi verdi. Az sonra yemekleri geldiği zaman usulca sordu:
- Buralarda kalacak bir yer var mı? Bir otel falan?
Garson dikkatle baktı genç kadına:
- Yok bacım, burada kalacak yer pek bulamazsın. Sirkeci taraflarında oteller vardır. Karşıda yani. Burada olsa da çok pahalıdır.
Daha fazla üstelemedi Nazan. Çekiniyordu. Gülümsedi:
- Sağ ol kardeşim.
- Afiyet olsun…
Karnını doyurduktan sonra tekrar yürümeye başladı. Tabanları sızlamaya başlamıştı artık. Büyük ve yemyeşil bir park gördü ve içine girdi. Banklardan birine oturdu. Bundan sonrasını görememenin verdiği huzursuzluk tüm benliğini kaplamıştı...
            ***
Yorgunlukla uyuyakalan Nazan gözlerini açtığı zaman etrafındaki sessizlikten korktu. Heyecanla fırladı yerinden. Kimseler kalmamıştı. Çekinerek yürüdü parkın içinde. Saatin kaç olduğunu bilmiyordu. Her taraf sessizliğe gömülmüş, apartmanların ışıkları sönmüştü. Geceyi sokakta geçireceği kesin gibiydi. Bunu anladıktan sonra sığınabileceği kuytu bir yer aramaya başladı. Bir apartman boşluğu çarptı gözüne. Hemen o tarafa yöneldi. Kuşku içinde etrafına bakarak yerleşti boşluğa. Kendisini çok yorgun hissediyordu. Biraz sonra gözkapaklarının kapanışına engel olamadı. Parkta uyuduğu kaçamak uyku yetmemişti yorgun ve bitkin bedenini rahatlatmaya...
Gözlerini açtığı zaman gün ışımıştı. Sabah serinliği yüzüne vuruyordu. Hemen toparlandı. Tam karşısında bir sokak köpeği hayretle kendisini izliyordu. Gülümsedi. Elini uzattı. Köpek, kuyruğunu sallayarak yaklaştı yanına. Başını okşadı hayvanın. Sonra kollarını kaldırıp vücudunu gerdi. İstanbul’daki ilk gecesini bir apartman boşluğunda, sokakta geçirmişti. Bütün bir gün vardı önünde. Mutlaka bir iş bulmak zorundaydı. İçinin ezildiğini fark etti. Kendisini dinlenmiş hissediyordu. Yola koyuldu yeniden. Ne tarafa gideceğini bilmeden bir yön seçti kendisine. Az sonra bir simitçiye rastladı ve bir tane simit aldı. Az ilerideki bir kafeteryaya girdi ve bir bardak çay istedi. Çayı içince daha da rahatlamış hissetti kendisini… DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.