PKK Kılıçdaroğlu’nu kırmaz!

A -
A +
CHP lideri, haftalar sonra yüzünün ortasındaki kara deliği açtı ve HDP önünde evlat nöbeti tutan anneler meselesine değindi. Durun, durun hemen heyecanlanmayın. Beklediğimiz, "İşte bu ya. Helal olsun ya" diyeceğimiz türden bir değinme olmadı bu. "Yarım ağız konuştu" desek daha doğru olur. "HDP önünde bekleyen anneler de haklı. Cumartesi anneleri de haklı. Hepsi çocuklarını istiyor" dedi kısaca... Sonra hemen lafı İçişleri Bakanı'nın HDP önünde eylem yapan annelere verdiği desteğe getirdi, "Senin işin o çocukları bulmak, sen gidip o annelerle oturamazsın" dedi. Bu sözleri eline tutuşturulan bir kâğıttan okudu... Bakın ayrıntıya dikkat edin.  HDP'lilerin masum çocukları dağa götürdüğü kamera görüntüleriyle ve itiraflarla ispatlanmasına rağmen... HDP önünde bekleyen anneler, "Bizim çocuklarımızı HDP'li kişiler dağa götürdü" demesine rağmen... Kaçırılan çocuklar dağdan annelerini arayıp, "Anne eve gitmezseniz bizi infaz edecekler" diye aramasına rağmen... Kılıçdaroğlu'nun ağzından HDP ya da PKK ismi çıkmıyor. PKK'ya, "Bu çocukları geri gönderin" demiyor, diyemiyor.  "Cumartesi anneleri de haklı" diyerek işi öyle bir noktaya getiriyor ki sanki Türkiye Cumhuriyeti Devleti de o çocukları kaçırmış ve zorla silahaltına aldırmış gibi bir intiba uyandırmaya çalışıyor. Evet, Cumartesi annelerinin çocukları bu ülkede kayboldu bunu inkâr eden kimse yok. Belki de pek çoğu faili meçhul cinayetler ve infazlarla ortadan kaldırıldı. Lakin şunu unutmamak gerekir ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi hükûmetinden çok önce yaşanan bu faili meçhul infazların peşine düşen bir isim oldu. Çözüm Süreci'nin en başına dönün ve hatırlayın. Bu çocukların bulunması için pek çok noktada asit kuyuları olduğu iddiaları vardı ve AK Parti hükûmeti döneminde bu kuyulara ulaşılması için kusursuz çalışmalar yapıldı.  Keşke bir sonuç alınsaydı ama alınamadı! Ve emin olun ki o çocukların bulunması için bugün bile olağanüstü çalışmalar yapılıyor. Yapılan bu çalışmalarla ilgili Cumartesi annelerine de uzun zaman bilgi aktarımı yapıldı... Ancak Cumartesi annelerinin eylemi bir süre sonra başta HDP ve CHP olmak üzere diğer bazı partilerin siyasi propaganda malzemesi hâline dönüştürüldü. Cumartesi anneleri üzerinden provokasyonlar başlatıldı.  Mesele şu ki: CHP lideri Cumartesi annelerinin çocuklarından bahsederken Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ve kayıplarla ilgili en ufak bir sorumluluğu bulunmayan AK Parti'yi elde bilgi ve belge olmamasına rağmen aleni bir şekilde suçluyor.  Ama mesele HDP önünde bekleyen annelere gelince, elde sayısız görüntü, belge ve bilgi olmasına rağmen çocukları kaçıran HDP ve PKK'nın ismini ağzına almıyor. Almadığı gibi, evlat nöbeti tutan annelere devlet tarafından verilen desteğe de kızıyor. "Oraya gidip oturacağınıza, çocukları bulun" diyor. Nerede bulacak o çocukları devlet? Dağa çıkıp PKK'lılardan mı isteyecek? Yoksa sınır ötesinde terör devleti kurmak için hazırlık yapan YPG'lilerden mi isteyecek?  İşte siyasi zekâsızlık dediğim bu! Devlet, o çocuklar yarın karşısına terörist olarak çıkmasın diye, ölmesin diye ve HDP o çocukları ölüme göndermesin diye ailelere destek veriyor. Ve devlet karşısına terörist olarak çıkan çocukları dahi merhametle teslim olmaya çağırıyor zaten. Yaralı olanları tedavi ediyor.  E madem mesele o çocukları bulmaksa... Onları bulması gereken önce HDP sonra CHP değil mi? HDP'yi meşru parti, YPG'yi “özgürlük hareketi” olarak gördüğünü söyleyen CHP'nin lideri Kemal Kılıçdaroğlu değil mi? Devlete, "Senin işin o çocukları bulmak" diyeceğine, YPG ve PKK'ya, "O çocukları gönderin" demesi yetecek. Zira terör örgütünün şu anda sözünü ikiletmeyeceği ve hatırını kırmayacağı tek kişi var ise o da Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'dur!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.