Kanal İstanbul’da bu tehlikeye dikkat!

A -
A +
Şu aralar yolda karşılaştığım insanlar da sosyal medyadan mesaj gönderen okurlar da Kanal İstanbul konusunda ne düşündüğümü soruyor. Bu konudaki net tavrımı bazı televizyon kanallarında dile getirdim.
Ben bu kanal için "Kesinlikle yapılsın" da demiyorum, "Kesinlikle yapılmasın" da...
Ancak "Yapılması düşüncesine birazcık daha yakınım" diyebilirim.
Niye birazcık? Kanal İstanbul'la ilgili beni rahatsız eden birkaç konu var da ondan...
Mesela şu ekonomik kriz döneminde kanalın 75 milyar TL gibi bir rakama mal olacağı söyleniyor ve doğrusunu isterseniz bu rakam beni ürkütüyor. 
Şundan dolayı...
Kanalın bitirme süresi ortalama 6-7 yıl olarak hesaplanıyor. Bu süre içinde yaşanacak bir ekonomik krizin tek sebebi bu kanal olarak gösterilecek. "75 milyar lira harcanmasaydı bu kriz olmazdı" denilecek ve üzülerek söylemeliyim ki AK Parti şu anda bile bu algıyı kıramıyor, yarın hiç kıramayacak.
Diyeceksiniz ki: "Kanal yap-işlet-devret modeliyle yapılacağı için devletin kasasından bir kuruş para çıkmayacak!"
Burada haklı olabilirsiniz ama ben tam bu konuda rahatsızlık duyuyorum. Yedi düvelin üzerinde hesaplar yaptığı İstanbul'da yaptırılacak kanalın yabancı ellere teslim edilmesi bana doğru gelmiyor. Yarın bir tehlike durumunda kanalın bu ellerde olması beni endişelendiriyor. Belki de bunun yolu yöntemi belirlenmiştir ama ben diğer vatandaşlar gibi bunu bilmiyorum.
Çünkü doyurucu bir açıklama yapılmıyor!
İkinci mesele ise kanalın etrafındaki yapılaşma. Böyle bir kanalın etrafındaki yapılaşmanın ilerleyen dönemlerde sıkıntı çıkaracağını düşünüyorum. 
Yani hükûmet her ne kadar buradaki nüfus oranının 500 bin ile sınırlandırılacağını söylese de ben rakamın bu oranda kalacağına inanmıyorum. Bu hükûmet olmasa bile yarın hasbelkader göreve gelecek başka hükûmetler buradaki rantın önünü muhakkak açacaktır ve bu durum zaman içinde felaket noktasına ulaşacaktır diye düşünüyorum.
Bu iki madde dışında beni rahatsız eden pek bir şey yok...
Ama size bir itirafta bulunayım.
Ne zaman Ekrem İmamoğlu'nun bu konuda dile getirdiği aslı astarı olmayan iddiaları dinlesem, "Bu kanal yapılmalı" diyorum içten içe...
Dikkat ederseniz İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ilk günden bu yana sadece boş konuşuyor. Stratejisini sadece gerçek olmayan suçlamalar üzerine kurmuş durumda ve daha da kötüsü ortaya koyduğu bilimsel bir veri yok. 
Kendisini bu manada güçlü argümanlarla destekleyen bilim adamı da yok. Geçenlerde bir bilim adamı kendisini destekleyeme çalıştı ama sonradan ortaya çıktı ki bahsi edilen bilim adamının uzmanlık alanı bambaşka...
Konunun gerçek uzmanı olan isimler çıktı, "Bu bilim adamı tamamen NASA haritası üzerinden konuşuyor ve boş konuşuyor" dedi, malum bilim adamı bir daha tek kelime etmedi. 
Ekrem İmamoğlu geçenlerde ekran karşısına geçti, Kanal İstanbul'un getireceği 15 tehlikeden bahsetti. Duyanlar, kanalın İstanbul'un etrafında bir kıyamet çatlağı oluşturacağı fikrine kapıldı...
Ama Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum bu iddiaların tamamını 7 üniversitenin, 200 akademisyenin verdiği raporlarla tek tek yalanladı. Ben şahsen bunun karşılığında İmamoğlu'nun "Hayır, sizi kandırıyorlar. Bakın benim elimde de bilimsel veriler var" demesini beklerdim.
Ama o bunu yapmak yerine başka işlere başvurdu.
Yine algıya oynadı, metro ve metrobüslerdeki kapalı devre televizyonlarla reklam alanlarına, "Kanal İstanbul'u yapmak milleti sevmemektir" yazılı ilanlar yayınlayarak milletin aklını iyiden iyiye karıştırmaya çalıştı.
Bir süre önce belediyede üst düzey göreve getirdiği bir yöneticisi, Kanal İstanbul'un yapılması yönünde oy verince tuttu işinden etti. Bir diğer üst düzey yöneticisinin daha kanalın yapılması için imza verdiği ortaya çıktı, sanırım yakında onu da kapının önüne koyacak. 
Bu arada dün yeni bir bilgiye sahip olduk. 
"Kanal'ın etrafındaki araziler Katarlılara satıldı. Buradaki araziler rant için satılıyor" diye hezeyanlar içinde bağıran pek çok CHP'linin de kanal etrafındaki arazileri kapattığı ortaya çıktı. 
Ne güzel iş değil mi?
Dikkat ederseniz son dönemlerde CHP'li tayfa yeni bir argüman geliştiriyor. "Cumhurbaşkanı inadından vazgeçsin, kanalı yaptırmasın" diyorlar ağız birliği etmişçesine...
Anlayacağınız, "Cumhurbaşkanı, Ekrem İmamoğlu'nun dediğini yapsın" imasında bulunuyorlar.
İşte ben bu kafayı anlamıyorum!
İyi vallahi!
Bir belediye başkanı elinde bilimsel veri olmadan "Burayı yaptırmam" diyecek ve Cumhurbaşkanı da geri adım atacak öyle mi?
E, biz bu kafayla gidecek olursak, yarın HDP'li belediyeler de "Buraya havaalanı yaptırmayız. Buraya yol yaptırmayız. Buraya kalekol, karakol yaptırmayız" dediklerinde Cumhurbaşkanı geri adım atsın mı diyeceğiz?
Ya da her bir belediye başkanı işi inada bindirip, "Ben, benim şehrime yapılması düşünülen şu hizmeti istemiyorum" dediğinde Cumhurbaşkanı geri adım mı atacak?
Toparlayacak olursam...
Kanal İstanbul projesi şu anda bir hizmetten ziyade, bir inada dönmüş durumda. Biri yapacağım diyor, diğeri yaptırmamak için çırpınıyor ve üzülerek görüyoruz ki yaptırmamak için çabalayan bu konuda halkı galeyana getirecek çalışmalar yapıyor.
İmza vermeye çağırmalar, "felaket ve cinayet projesi olarak" algısı üzerinden yalan söylemeler falan. Üzücü olan şu ki bu konuda uydurulan yalanlar doğrulardan daha hızlı yayılıyor. 
İktidarın burada yapması gereken tek şey var.
Siyasi açıklamalar yapmak, siyasetçileri ve gazetecileri konuşturmak yerine projeye destek veren bilim adamlarını sahaya sürmek. Ortaya atılan yalanları bilimsel olarak çürütmek.
Kamuoyu bu açıklamalar ışığında bilinçlendikçe, yalan söyleyenler susacak ve kanalın yapılmasının önü de kendiliğinden açılmış olacak.
Ama ben yine en başta yaptığım uyarıyı tekrarlayayım.
Ben, “Kanal İstanbul yapılmasın” demiyorum. “Yapımı en azından şu ekonomik krizi atlatıncaya kadar, yani bir ya da iki yıl ertelenebilir” diyorum.
Kanalın yapımına hemen başlanırsa ve önümüzdeki birkaç yıl içinde yeni bir ekonomik kriz yaşanırsa, yapılacak olan kanal hükûmetin telafi edemeyeceği sorunları ve sonuçları beraberinde getirebilir.
Dikkat edilmesi gereken en önemli husus budur!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.