Ünal Bolat

“Üzeyir Allah aşkına ne oldu, neresi?” diyordu eşim. Yine “Afyon” dedim, başka konuşamıyordum...

“Biz anamızdan-babamızdan ayrı gurbette okuduk, hiç olmazsa çocuklarımız yanımızda olsun istiyordu...”

“Bu yazıyı zor yazdım normalde yazamam. İnsan bu büyüklerden bahsederken duygulanıyor...”

Turan’ın psikolojisini iyi yorumlayan Semra “haydi, düş önüme, fazla naz âşık usandırır" der...

“Semra sınavdan çıkınca koşar yanına. Hukukçu kızımız kırgındır ama kızgın değildir. Kapris de yapmaz...”

“Çılgın âşık niçin geldiğini söyleyecek bir söz bulamayınca şaşkınlıkla son söyleyeceğini deyiverir!..”

Başını sağa sola çevirerek ve gözlerinden damlalar yanağına süzülürken “söylemem” demişti...

“O büfe şehrin en mutena yerinde ve ileri gelenlerinin varlıklı insanlarının yaşadığı muhitteydi.”

“Gözü kalbimi okuyor gibi gözlerime kenetlenmişti. Bir tuhaf oldum. Gözlerinin derinliğinde kayboldum...”

“Babamın okuduğu o duaları da oradan geçerken korkmamak için okuduğunu zannederdim...”

“Benim sahte bir parayla karşılaştığımda nasıl bir şok yaşadığımı çocuklarım görmüşlerdi.”

“Meçhul yolcu ceketinin iç cebinden bir sigara paketi çıkardı. Biraz yıpranmış ve buruşmuş paketi komisere uzattı.”

“Tam araca bindim kapıya biri yaklaştı. Kılık kıyafeti yerindeydi. Düzgün bir lisanla selam verdi.”

“O günden sonra o adamın hüsnüzannına layık olmak için abdestsiz gezmemeye karar verdim.”

“Arkadaşım anlatırken ağlıyordu. Babası namluyu harp okuluna değil de havaya çevirip şarjörü boşaltıyormuş...”

“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi...”

“Bir kamyona arkadan çarparak altına girmiş ve hanımı ile kendisinin cesetlerini zorlukla çıkarmışlar!..”

“Biz, askerlerin bizi durdurmak için işaret verdiğini zannettik, ifade vermek için geliyorduk.”

“Ben bu parayı bu üç gün içinde tedarik edemem. Lakin sana beyaz eşya alarak getirebilirim...”

“Ayaklarıma kapanmaya çalışırken tutup yerden kaldırdım ve bendeki o emanet paradan hastane masrafını verdim...”