Benimle çalışır mısın?

A -
A +
Göz göze geldik... “Hatta seni aileden biriyle evlendirmeyi bile düşünüyoruz” dedi...
 
 
Hollanda hayalini amcamın bir sözüne terk edip Beyoğlu’nda kumaş dükkânında tezgâhtarlığa başladıktan birkaç sene sonra bir müşterimin beni alıp yemeğe götürmesi inanılır gibi değildi. Eşiyle birlikte oturduğumuz lokantada yemekler yenilirken bir ucundan sohbeti açtı beyefendi.
“Sana çok ciddi ve çok samimi bir teklifim var.”
“Hayırdır beyefendi?”
“Seni iki üç yıldır mağazaya gelip gittikçe takip ettim. Çok dürüst çok namuslu ve çok efendi bir kişiliğin olduğunu gördüm gözlemledim... Benim büyük bir hırdavat mağazam var. İşlerim gereği başında duramıyorum. Kâğıt üstünde bana eşitliyorlar ama kaçak var biliyorum. Sadece kasada duracak, dürüst bir kasiyere ihtiyacım var… Sana çok ciddi bir ücret vermiş olacağım. O da senden önce kasadan kaçak paralar olacak. Hem sen çok kazanacaksın hem benim kazancıma haksız yere gitmeyecek. Seni mağazama almak istiyorum.”
Afalladım resmen… Ne diyeceğimi bilemedim. Söylediği rakam gerçekten inanılmaz iyi paraydı… Ama amcam? Ben amcama ne diyecektim? Onu nasıl yalnız bırakabilirdim?
Dedim ki: “Ben amcamı yalnız bırakamam. Hem o bana hisse verdi. Artık oraya alıştım…”
"Ben amcanı tanıyorum. Müşterisiyim biliyorsun. Yeter ki sen kabul et, ben onu ikna ederim. Hatta tazminat veririm…"
Sonra duygusal bir bağ kurarak elimi tuttu… Göz göze geldik. “Hatta seni aileden biriyle evlendirmeyi bile düşünüyoruz” dedi.
Boncuk boncuk terledim. Benim bunaldığımı anlayan beyefendi fazla üstüme gelmedi. “Bir düşün ben yine geldiğimde görüşürüz” dedi. Beni kaldığım eve bıraktılar. O gece de sabaha kadar uyuyamadım…
Ama kesinlikle kabul edemezdim… Amcama ihanet edemezdim… Ve kabul etmedim… Bir zaman sonra memleketten paraya ihtiyaç oldu… Ben burada karın tokluğuna gibi çalışıyordum ama içeride birikmiş param olmalıydı. Amcam bana hisse vermişti üstelik… Beşinci yılımdaydım… Utana sıkıla amcama gittim. Durumu anlattım ve dedim ki:
“Amca benim durumum nedir. Yani hisse demiştin ya?”
Gözlerime baktı yine… “Hisse mi dedim sana? Hee hissen belli… Aldıkların bugüne kadar yazılıdır. Beş sene tezgâhtarlık yaptın. Tezgâhtar fiyatı nedir hesaplarsın. Aldığın da belli… Çıkartırsın. Kalan ne ise hissen odur… Başka ne bekliyorsun ki?"
O akşam o dükkâna son gidişimdi… Üveyliğin ne olduğunu o zaman anladım…

               Rumuz: “ Kavruk adam”-İstanbul

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.