Ünal Bolat

“Keşke o hatırayı göndermeden yayınlamadan önce bu ve benzeri soruları da bir sorsaydı kendisine de sussaydı…”

“1940 Doğumlu emekli öğretmenim. Ben susmamalıyım, vicdanlarını harekete geçirmeliyim...”

“İyi günler bey amca. Ben Türkiye gazetesinden geliyorum. Burada iki kardeş vardı...”

“Yazmayı bilmenin başka, bildiğini yazmanın başka bir şey olduğunu orada öğrenecektim...”

Şöyle biraz soluklanmak için bir bankta oturuyordum. O ara gözüme az ileride bir genç takıldı. Yakışıklı, boylu postlu biri…

Annesi babası “kızım yanımıza gel” dedikleri hâlde bu anne, kız çocuklarının başından ayrı kalmamak için evinden de ayrılmamış!..

Spot: “Köyün imamı Cemil Hafız yıkamak için hazırlık yapıyordu. Ben ise böyle şeyleri ilk defa görüyordum.”

“Dersteyken köy meydanından bağırış çığırışlar gelmeye başladı… Feryat figan sesiydi…”

“Öldürüleceklerini bildikleri için ayakkabılarının altına, sigaralıklara isimlerini yazmışlar...”

“Sanki bütün mimariler; 'ben daha güzelim önce bana bak!' diyor, aralarında yarışıyorlar.”

“Kendileri ambara giriyorlarmış, bir süre sonra burunları alışıyor ve koku almaz oluyorlarmış...”

“Benim yanımda, belki de benden yaşlı, evli barklı bir adamın gururuyla oynanmıştı...”

“Yerinden kalktı, ceketini ilikleyerek önüme geldi. Ben bir şey anlamadığımdan, yerimde oturuyordum...”

“Ertesi gün, dekontları yanıma alarak, taksitleri yatırdığım bankanın bir şubesine gittim...”

“Siz burada bilgisayar oynuyorsunuz… Devlet size bunun için mi maaş veriyor? Allah’tan da mı korkunuz yok?..”

“Okullar açılmadan birkaç gün önce kapısını çalan anne ve çocuğa 'hayır!' diyemedi.”

“Biricik anneannem benim. O sabah son namazına kalktığını biliyor muydu acaba?!.”

“Bir yastıkta kırk yıl” şarkısını dinlerken hep onların bitmeyen o sevgilerini hatırlarım...

“Allah’tan kocası evdeymiş de durumu son anda fark etmiş. Hemen kadını almış getirmişler...”

“Sağlık Ocağında arkadaşlarla çay içiyorduk. Aniden kapı açıldı ve hizmetli pürtelaş içeri daldı!..”