Ünal Bolat

“Bizi, birbirimizden korkar hâle getirenleri Allah ıslah etsin. Rabbim şerlerinden korusun.”

“Ben bugüne kadar suçu sabit olan bir doktorun etkin bir ceza aldığına şahit olmadım.”

“Gülümseyen bir çehreyle ve beden diliyle 'buyurun seni dinliyorum' demek istedim. Ferahlamıştı...”

“Ondan kopan ellerim tutmuyor, ona bakan gözlerim başka kimseyi görmüyordu.”

“Onlar beni açıkça tehdit ettiler. Artık arkadaşları da dahil tıraşa gelmeyeceklerini söylediler...”

“O an ne yapacağımı bilemedim. Dondum kaldım. Olduğum yere çöküp oturdum...”

" Küçük yaşta Kur'an-ı kerimi kusursuz olarak ezberleyen bu küçük hafız kız...”

"Artık savaştan döner diye bir ümit bekledikleri Mustafa yoktu. Binbir yokluk ve sıkıntı kol geziyordu...”

“Aklıma geldi. Bu da kim? Burada bu kadar güzel bir Türkçe konuşan yoktu ki, dedim...”

“Çalıştığımız alana birkaç kilometre uzakta köyler vardı ve yaşayan halkın içinde Türkçe bilen üçü beşi geçmiyordu...”

“Delirecek gibiydim. Varlık ile yokluk arasında gidip geldim bir an… Çünkü babam hayatta ve ayaktaydı.”

“Babasızlığın ne olduğunu babasız olanlara sorun… Onu kaybetmekten çok korkuyordum!..”

"Kayserimize güzel bir yurt kazandırmak için tüm gücümüzle çalışıyoruz. Niyetimiz hayır, inşallah akıbet de hayır olur...”

“Sonra benim hayret dolu bakışlarım altında benim için arkadaşına bir ricada bulundu...”

“Söz mektuba da yer vereceğiz… Ama önce dört sene önceki mektubu bir hatırlayalım değil mi?..”

“Kardeşleri, Erdal’ın hissesine düşen miktarı verdiler. Bugünün değeriyle bir milyon lira kadardı...”

“Üç olan kardeş, nüfusta ikiye inmiş. Yani Türk vatandaşlığından çıkartılan Erdal’ın nüfusu da kayıttan silinmiş.”

“Erdal, Viyana’da okurken İsveçli bir kızla tanışıyor ve İsveç’e taşınıp orada evleniyorlar...”

“Senin taraflı davrandığını tespit ettik. Bundan sonra bizim maçlarımıza çıkmanızı istemiyoruz!..”

Öğrenci harçlığımdan ayırarak aldığım “İman ve İslam” kitaplarını öğrencilere dağıtıyordum...