“Bütün bunlar olurken öyle bir çırpınış içindesin ki, zamanın nasıl geçtiğini fark etmezsin bile...”
Ramazan-ı şerif, ayların sultanı... Kendimi bildim bileli çok şükür gelişi beni her daim huzura kavuşturur. Yedi yaşımdan itibaren de orucumu hep tutmuşumdur elhamdülillah…
Her yaşta ayrı bir heyecan, ayrı bir hazırlık... Çocukluğumda analı-babalı, kardeşli bacılı geniş bir ailede tutulan oruçların tadına doyum olmazdı… Kış dönemiydi, elime iftarlığımı alır, memleketimin diz boyu kar ve dondurucu soğuğuna aldırmadan evin önüne çıkar iftar topunun patlamasını beklerdik. Top sesiyle birlikte cami müezzininin yanık sesle usulüne uygun okuduğu ezanı da beklerdim...
Evleninceye kadar her sene aynı huzurla, sevdiklerimle beraber ayların sultanıyla buluştum...
Rabbim ömür verdi, izin verdi, kendi ailem ve çocuklarımla da aynı huzuru senelerce yeniden yaşadım. Çocukluk derken gençlik derken hayat bir çırpıda uçtu gitti..
O dönemlerde duygular çok başka oluyor. Çocuksun bir düşüncen var, büyümek evlenmek anne olmak...
Bunların sana neler kazandırıp neler kaybettireceğini aklından bile geçirmezsin...
Genç bir annesindir artık… Tek düşüncen çocuklarını en iyi şekilde yetiştirip topluma kazandırmak… Evlendirip mürüvvetlerini görmek, torun sevmektir…
Bütün bunlar adım adım ve farkında olmadan yaşanırken öyle bir çırpınış içindesin ki, zamanın nasıl geçtiğini fark etmezsin bile...
Rabbim ömür vermiştir, fırsat vermiştir; yapmak istediklerinin bedeli ağır olsa da muvaffak olmuşsundur...
Sonra, herkes yeni yuvasına herkes kendi hayatına… Geri dönüp bir de bakarsın ki koskocaman bir ömür nasıl da uçup gitmiş…
Şimdi bir yaşlı olarak kavuştum ayların sultanına elhamdülillah... Ömür veren, fırsat veren Rabbime sonsuz şükürler olsun...
Ne, anam-babam, ne kardeşlerim ne de çocuklarım iftarda ve sahurda yanımdalar...
Sultanımla baş başayım. Vakit bol… Geçmişimi hesaba çekebiliyor, neler kazanmış neler kaybetmişim, muhasebesini yapabiliyorum...
Ne yazık ki, kaybettiklerimin yanında kazandıklarım "hiç" denecek kadar... Hani büyüklerimiz buyurmuşlar ya "dünyada kalacağın kadar dünyaya, ahirette kalacağın kadar ahirete çalış!.."
Bu mübarek sözleri gençliğimde duymamış mıydım acaba? Ya da duydum da manasını mı düşünmemiştim? DEVAMI YARIN