Ünal Bolat

“Kız çocuğuydu ikisi de… Suriyeli olduklarını fark ettim. Eli kanayan konuşmuyor ağlıyordu.”

“O görkemli hastanelerde televizyonun kumandasına kadar düşünülür de neden bunlar düşünülmez?”

Sekiz on hemşire hastamla ilgilenmemek için kapı önünde “sen gir”, “o girsin” tartışması yapıyordu!..

Kontratın Türkçeleştirilen evrakını gönderdiler. Göz gezdirirken baktım kontratta karşı tarafta “Kueyter” soyadı vardı...

“Bizimle bu derece alakadar olmasına nasıl sevindim… Nasıl duygulandım. Anlatılamaz…”

Babama “ihtiyacımız yok kalan parayla hayrına kitap alalım dağıtalım” dedim...

“Hayalimde kurduğum hoca karşımda ama takım elbiseli kravatlı normal bir beyefendi idi...”

“Hayatta her arzusuna da eriştiği için olsa gerek, içinde herkese karşı bir öfke vardı…”

“Öyle ya, onca zaman beklenen bebeği hemen üç ay içerisinde tanıdıkları bakıcıya nasıl emanet ederlerdi?..”

“Arayan oğlumdu. Telaşlı, hatta biraz korkmuş bir ses tonu vardı. Titrediğini hissettim. Ağlamaklıydı...”

“Noel tatili"nde, Türkiye’deydim. Aileme kavuşmak çok güzeldi. İlk gün namazımı aksatmamak için odama çekildim...

“Bu kez bir arkadaşım, kolej bahçesinde beni görünce; 'Hey, papaz seni çağırıyor' demez mi?..”

“Benim okulum da dünyanın en saygın üniversitesiydi. Kuruluşu XII. Yüzyıla inen bir müessese...”

Annem “oğlum dünkü pantolonunu ver de yıkayalım kanı temizlensin, hem deliklerini dikelim” dedi...

“Galiba 2009 yılıydı. Pazarcılık yapıyordum. Kuşadası’nın bir köyünden üzüm alacak ve babam ile pazara götürecektik...”

“Şükür onunla tanışacak ve onunla görüşüp dertleşecek, aynı duyguları paylaşabilecektim…”

“Kul hakkı geçen kişiyi bulup hakkını helal ettirmediğiniz müddetçe kurtuluşa eremezsiniz.”

“Öteye baktım beriye baktım; başka otobüslere baktım… Hay Allah, benim geldiğim otobüs yok!..”

“Aman Allah’ım! Savuşturmaya çalıştığım endişe karabasan gibi üzerime çökmeye başladı!..”

“Dün akşama gittim. Aile ortamını hatırlamaya çalıştım. Neler konuşmuştuk? Hangi filmi izledik?..”