“Kul hakkı geçen kişiyi bulup hakkını helal ettirmediğiniz müddetçe kurtuluşa eremezsiniz.”
Ben biletsiz geldiğim otobüsün, bilet parasını veremeden hareket etmiş olduğuna üzüldüğümü söyleyince oradaki şoför gülümsedi:
“Aman abi ben de başka bir şey sandım. Üzüldüğün şeye bak! Alt tarafı bir defa otobüse bedava binmişsin ne olacak, canın sağ olsun, bir şey olmaz. Bir dahaki sefere kartı iki defa geçersin olur biter” dedi.
Bir an ne yapacağımı bilemedim, kararsız kaldım, bir cevap veremedim. O da otobüse bindi hareket etti. Olduğum yerde kaldım, baktım yapacak bir şeyim yok. Bindiğim otobüsün tekrar gelmesini beklesem en az yarım saat oradan ayrılamam.
“En iyisi en yakın camiye gidip cuma namazımı kılayım ondan sonra gelir bindiğim otobüsü beklerim” diyerek yakındaki camiye yöneldim. Zaten neredeyse ezan okunmak üzereydi. Camiden içeri girdiğimde hâlâ tedirgindim. Hoca Efendi hutbede kul hakkını okumaya başladı ve uzun bir hutbe okuduktan sonra Kur'ân-ı kerimin bir âyetinin manasından bahsetti:
“Allahü teâlâ Kur'ân-ı keriminde buyurduğu gibi benim huzuruma hangi günahla gelirseniz gelin affederim ama kul hakkı hariç…” diye konuştu.
Namazımızı bitirip dışarı çıktım, yine hızla durağa geldim. Benim bindiğim otobüs gelmiş durakta bekliyor. Hemen kartı çıkardım otobüse bindim. Şoför beni görünce tanımıştı merakla sordu:
“Abi yoksa demin bindiğinde otobüste bir şeyi mi unuttun, ne oldu? Ben gönül rahatlığıyla kartı işledikten sonra kimsenin duyamayacağı şekilde konuştum:
“Bak kardeşim ben öğle üzeri otobüse bindiğimde kartım boştu, bozuk param da yoktu durağa geldiğimizde hemen gidip kartı doldurtup geldiğimde baktım sen gitmişsin. Ben de gidip cuma namazını kıldıktan sonra geldim kartımı geçtim, yoksa otobüste bir şey unutmadım...”
Şoför şaşkınlıkla yüzüme baktı. Herhalde böyle bir şeyi pek beklemiyordu, sessizce konuştu:
“Abi sana teşekkür ederim, bu ne duyarlılık böyle? Keşke herkes senin gibi olsa… Biz neleri görüyoruz, kalabalıkta arka kapıdan binip kart geçirmeyenler, kocaman çocuğu bindirip yaşı küçük diye para vermek istemeyenler… Yine de sana çok teşekkür ederim...”
Otobüsün hareket saati yaklaşmıştı son sözümü fısıldadım:
“Tamam dediğin doğru ama bu düpedüz kul hakkına girer. Onun için ben bir defalık bile olsa bedava binemem. Haydi şimdi sana hayırlı yolculuklar...”
Otobüsten indim ağır ağır uzaklaştım. İçim ferahlamış, vicdanım rahat bir şekilde evime dönmüştüm.
Aslan Torun-Balıkesir