Tanınmış akademisyen-yazar Prof. Dr. Mim Kemal Öke’nin her paragrafı anlam yüklü hatırasını sunmaya bugün de devam ediyorum:
Annesi babası o gün odasında namaz kıldığını görüp önce şaşırıp sonra “bize de öğret” diyerek namaza başladıkları gibi çocuklarıyla ilgili de şunu anlatıyordu Sayın Öke:
“Çocuklarıma gelince… Onlar da bizi görüyorlardı. Onlara hiç baskı yapmadım… Ama bizi lisan-ı hâl ile takip ettiklerini fark ediyordum. Oğlumun ne zaman namaza başladığını hatırlamıyorum. Lise yıllarında ramazanda teravihe ve bayram namazına gidişimiz dışında belleğim bir şeyi kaydetmemiş.
Ergenlik çağında bile edepli olan oğlum, arada bir yanıma gelir, dinî meselelerden söz eder, daha doğrusu sorardı. Ben de dilim döndüğünce anlatırdım ona.
Sonra, o da babası gibi üniversiteyi yurt dışında okumaya başladı.
Ramazana yakın seccade istedi bizden. Kargo ile hemen gönderdik.
Beş vakit namaz kılmaya başladığını söylüyordu.
Orucunu ise ortaokuldan itibaren, aksatmadan tutmuştu.
Erken yattığımız bir gün telefonumuz çaldı. Oğlumdu. Telaşlıydı… Hatta biraz korkmuş bir ses tonu vardı. Telefonun öteki ucunda titrediğini hissettim. Sesi ağlamaklıydı. Ya da ağlama sonrası bir hâldi. Benimle konuşmak istiyordu:
“-Baba, ne oldu biliyor musun?”
Eyvah, diye iç geçirdim. (O saatte kötü bir haber alma endişesiyle…)
“-Namaz kılıyordum. Kapım kapalıydı. Bir anda bir rüzgâr doldu içeri. Odada dolaştıktan sonra âdeta bir hortum gibi beni odakladı. İçime girdi sanki. Ve o anda sanki arkamda biri ile birlikte namaz kılmış gibi olduk. Sonra aynı rüzgâr perdeleri yalayarak, pencereden çıktı, gitti. Bir ağlama tuttu beni. Gözlerimden yaşlar boşaldı. Vücudumu titreme aldı. Hâlâ o hâlin içindeyim. Bana ne oldu baba?”
Ne dersiniz? Ne anlatırsınız? Tefsir edecek ehil de değiliz ki!
-Mübarek olsun oğlum. Bir ikram sunulmuş olmalı sana…
Bu sözlerimin ne manaya geldiğini anladı mı, kavrayabildi mi, bilmiyorum. Zaten ben de anlayamamıştım ki zuhuratı. Ne var ki, ben; evet ben!
Gıpta ettim herhâlde oğluma. Bana öyle bir hâl nasip olmamıştı. Yani açıkçası ona hem gıpta ettim, hem de telâffuzu imkânsız bir hoşnutluk içine girdim...
.....
Bu ibretlik hatırayı okumanız ve okutmanız dileğiyle selam ve sevgilerimi sunarım.
Mustafa Pala-Gördes/Manisa