Eczane, doktor, hemşire, fabrika gibi... Teknoloji kullanmıyorlar: 2 ay sonra başlanacak

Yaylalar ile derelerin yakınlarına çadır ve barakalar kuran arıcılar, kaliteli bal üretebilmek için ailelerinden uzakta, teknolojiden yoksun, doğayla iç içe yaşıyor.

Bitki çeşitliliği bakımından zengin olan, akarsu kaynaklarının bulunduğu bölgeye kamyonlarla arı kovanlarını getiren arıcılar, kaliteli bal üretmek için yoğun mesai harcıyor. Günün ilk ışıklarıyla uyanan ve kovanlardaki arı kolonileriyle gece gündüz demeden ilgilenen arıcılar, arılarının gelişimini sağlamak için günlük bakımlarını aksatmadan yapıyor. Arıcılar, ürettikleri balları sonbaharda iç piyasada satarak aile ve ülke ekonomisine de katkı sağlıyor.

40 yıldır arıcılık yaparak geçimini sağlayan Cemal Gümüş, hasat için az bir zaman kaldığını ve gün saydıklarını söyledi.

Gümüş, bu sene yağışların etkili olduğunu, bunun da bal verimine etki edeceğini belirterek şunları söyledi:

"BAL YİYECEK MADDESİ DEĞİL ŞİFA KAYNAĞIDIR"

"Bu sene arılarda oğul verme olayı çok oldu. O da polenin olmasından dolayı. Polen bir nevi arının ekmeği. Arı onu belli işlem gördükten sonra petek gözlerine gömer ve sonra çıkararak yavruya yedirir. Arı çok farklı bir şey. Ben şu kovanı bir nevi bir eczane, bir doktor, bir hemşire, bir fabrika gibi görüyorum. Yalnızca bal demek değil. Arı da çok çeşit yiyecek maddeler vardır ve hepsi de ilaç. Bal yiyecek maddesi değil şifa kaynağıdır.

"HASAT İÇİN GÜN SAYIYORUZ"

Balın yanında da propolis var, polen var, arı sütü var, erkek arı jölesi var, mum var, arı zehri var ama biz bunları değerlendiremiyoruz. Herhangi bir katkımız yok burada dağdan ne gelirse. Yağışlar da etkili oldu bu sene. Dediğim gibi, çiçek çok oldu, çiçek çok olunca polen oluyor, polen de çok olunca arı yuvaya polen getiriyor kovana, o da ana arının yumurtlamasını teşvik ediyor. Ana arı da fazla yumurtladığı için bu sene oğul verme olayını bir türlü bitiremedik. Hasada da Ağustos'un 15’i, 20’sinden sonra başlarız. Hasat için gün sayıyoruz"