Kazâ ve kader Bu zât buyuruyor ki; (Her şey olmuş dünyalık, Ölümü hatırlayan yok gibi bugün artık. Vaktiyle bu yerlerde, kum gibi "Velî" vardı, Çünki o gün insanlar, bunu istiyorlardı. Zîra insan, dünyada ister ise her neyi, Kolaylaştırır Allah, onu elde etmeyi. Şimdi herkes "Dünya"yı ediyor arzu talep, Rabbimiz de onlara, dünyalık veriyor hep. Bir insanın gönlünde ne yatıyorsa eğer, Odur "Alın yazısı", odur "Kazâ ve kader". Kimin "Allah sevgisi" varsa eğer kalbinde, Mutlaka doğru yola erer günün birinde. Kim kılmak istiyorsa, namazını beş vakit, Ona da, bu şartları kılar uygun, müsait. Her kim ne istiyorsa, o şeye kavuşturur, Ve herkes, yaptığından sorumlu, mes''ul olur. "Dünya"yı isteyeni, erdirir emeline, "Âhiret" isteyeni, kavuşturur kendine. Kim nereye gitmeyi isterse bugün eğer, Elbet oraya giden bir vasıtaya biner. İnince diyemez ki, "Niçin geldim buraya?" Çünkü kendi isteyip, bindi o vasıtaya. Hacca gitmek niyeti var ise bir kişinin, Bir hac kafilesine katılır bunun için Gitmek istese idi şayet başka bir yere, O yerin kervanına katılırdı bu kere.) Yine bu velî zâtın devrinde bir Müslüman, Ağır bir hastalığa tutulmuştu bir zaman. Lâkin hangi doktora gittiyse de o yine, Bir çâre bulunmadı bu kişinin derdine. Bu büyük evliyayı, işitti en nihayet, Mektupla bu velîden istedi dua, himmet. Bu zât vâkıf olunca, onun bu durumuna, Şöyle bir mektup yazıp, gönderdi hemen ona. (Şefkatli anne gibi, kendine bu ihtimam, Daha ne güne kadar edecek böyle devam? "Bedenin derdi" ile, dertlenip üzülmeniz, Daha çok sürecek mi, böyle gaflet etmeniz? Halbuki bir de "Gönül" vardır ki her kişide, Eğer o hasta ise,"Asıl dert" budur işte. Bu hastalık yanında, bedenin her illeti, Öyle hafif kalır ki, olmaz ehemmiyeti. Bir gönül, tutulmuşsa, Allah''tan gayrısına, O kalp hasta demektir, hayır gelmez insana. Bu kısacık ömürde her şeyi bırakarak, Kalbi, bu hastalıktan kurtarmalı muhakkak. Zîra kalp selâmeti isterler âhirette, Her şeyden önce bunu halletmeli elbette.

