Anlaşmalı dua!..

A -
A +

Abdullah bin Cahş "radıyallahü anh", Efendimizin kayın biraderi ve ilk iman edenlerdendir. Müşriklerden çok eziyet gördü, işkenceye uğradı. Ama hep sabretti. Ve iltifatına kavuştu o Serverin. - "Açlık ve susuzluğa en çok sabredeniniz!" buyurdular onun hakkında. Gönlünde tek şey vardı: Şehîd olmak. Bu sebeple en önde çarpışırdı cenklerde. Uhud'da da en öndeydi. Harp yeni başlamıştı ki Sa'd bin Ebî Vakkas'ı görüp çekti kenara: - Yâ Sad! Sana bir şey diyeceğim. - Söyle yâ Abdullah. - Sen duâ et, ben "Amin" diyeyim. - Eeee? - Sonra ben dua edeyim, sen "Amin" de. - Olur, hayhay. Anlaştılar... Anlaşmışlardı. Önce hazret-i Sa'd dua etti: - Yâ ilâhî! Bileğime kuvvet ver bugün. En zorlu kâfirleri çıkar karşıma. Hepsini öldüreyim. Sonra gazi olarak geri döneyim. Abdullah kendine düşeni yaptı. - Aaamiiiiin! Sonra kendisi el kaldırdı: - Yâ ilâhî! Koluma kuvvet ver bugün. En zorlu kâfirlerle dövüşüp öldüreyim hepsini. Sonra şehit olayım. Kâfirler burnumu, kulağımı ve dudaklarımı kessinler. Bu halde huzuruna varayım. - "Yâ Abdullah, burnunu, kulağını ne yaptın?" diye sorduğunda, - "Ya Rabbi, onlarla çok günahlar işledim. Onun için huzuruna getirmeye utandım" diyeyim. Ama söz vermişti! Bu duaya "Amin" demeye dili varmadı hazret-i Sa'dın. Ama söz vermişti. İstemeyerek mırıldandı: - Amin. Ve kılıçları çekip daldılar düşman içine. - Yâ Allah! Allahü ekber! Abdullah bin Cahş, son derece çevik savaşıyor, küffarı ekin gibi biçiyordu. Derken kılıcı kırıldı. Hemen koştu Resulullaha: - Kılıcım kırıldı yâ Resulallah! Efendimiz ona bir hurma dalı uzattılar: - Al, bununla savaş! O dal, kılıç oldu ânında. Uzun, kalın ve keskin. Çok geçmeden yaralandı. Vücuduna yüzlerce kılıç inip kalktı ve kanlar içinde yere yıkıldı. Kâfirler koşup, burnunu, kulağını ve dudaklarını kestiler. Duası kabul olmuştu. Hazret-i Hamza ile aynı kabre defnedildi.