"Biz mürşit arıyoruz"

A -
A +

Zengî Atâ rahmetullahi aleyh zamanında dört arkadaş, ilim tahsili için Buhâra'ya geldiler. Zâhirî ilimleri bitirince, bir "ateş" düştü içlerine. Aralarında konuşup; "İhlâs elde etmezsek, bu ilimler boşa gider" dediler. Ve bir "mürşid-i kâmil" bulmak için düştüler yollara. Bunlardan biri "Seyyid Atâ" idi. Semerkant'tan geçerken bir ihtiyâr görüp, yaklaştılar. - Selâmün aleyküm baba! - Aleyküm selâm evlâtlar! Nereye böyle? - Biz bir mürşid arıyoruz. Meğer o ihtiyâr, "Zengî Atâ" nâmında, bir evliyâ zatmış. Onlara sevgiyle bakıp; - Aradığınız benim, buyurdu. - Peki, deyip kaldılar orada. Onların üçü inanırken, "Seyyid Atâ" pek îtibar etmedi bu zâta. Kalbinden; "Ben seyyidim, ilmim de var. Bu ihtiyar mı beni irşâd edecek?" diyor, öylesine yapıyordu günlük vazîfeleri. Öbürleriyse, severek ve inanarak yapıyorlardı. Öbürleri ilerliyorlar, Onda ise hiçbir ilerleme olmuyordu. Hatâsını anlayınca, koştu bu zâtın annesi "Anber Ana"ya. Hâlini anlatıp; - Ne olacak benim hâlim? diye dert yandı ona. Anber Ana; - Bu gece, bir keçenin içine sarılıp, dergâhın eşiğine yat! dedi. Seyyid Atâ, o gece girdi siyah bir keçenin içine. Ve uzandı eşiğe. "Zengî Atâ", o sabah abdest için dışarı çıkarken eşikte birinin yattığını gördü. O esnada Seyyid Atâ, sarılıp öptü üstâdının ayağını. Büyük velî sordu: - Kimsin sen? - Seyyid Atâ'yım efendim. Himmetinize muhtâcım. Tutup kaldırdı yerden. Acıyarak baktı bir kere. Ve çıkardı onu, tasavvufun zirvesine. E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com