Duâ almaya bakın!..

A -
A +

Evliyâ-yı kirâmdan, "Ubeydullah-ı Ahrâr", Çok duâ istemeyi, etmişti âdet, şiâr. Buğday satın almıştı, o bir gün bir kimseden. Ayrılıp gitti sonra, hiç duâ istemeden. Üç günlük bir mesâfe gitmişti ki o fakat, Duâ almadığını hâtırladı o sâat. Dedi: (Eyvâh, ben ondan duâ talep etmedim. Onun duâsındaydı belki de saâdetim.) "Üç günlük" mesâfeden, geriye döndü yine. Geldi buğday aldığı o köylünün evine. Köylü onu görünce, suâl etti pür-telâş: (Yoksa beğenmedin mi malımı ey arkadaş?) Dedi: (Hayır beğendim, iyi çıktı buğdaylar. Ve lâkin istemeyi unuttuğum bir şey var.) (Nedir?) diye sorunca, dedi ki: (Birâderim! Ben, gördüğüm herkesten, duâ talep ederim. Lâkin senin duânı, unuttum istemeyi. Yolda hâtırladım da hemence döndüm geri.) Köylü, hayret içinde dedi: (Yâni şimdi sen, Yalnız bunun için mi geldin hiç üşenmeden?) (Evet, sırf bunun için) buyurunca o hazret, Köylünün şaşkınlığı, fazlalaştı begâyet. Ellerini kaldırıp, dedi ki: (Yâ ilâhî! İhsan et, her ne ise bu kulun dileğini.) Ânında kabûl oldu, onun bu hâlis sözü. "Hâce Ubeydullah"ın açıldı gönül gözü. ??? Bu zat, bir sohbetinde buyurdu: Hayâ, edep, Hayâtın her ânında, lâzımdır insana hep. Vaktiyle bir talebe, yürürken yolda bir gün, Öteden geldiğini fark etti bir büyüğün. Durdu ve edebinden, yol verdi ihtiyâra. O öne geçsin diye, çekildi az kenara. Lâkin o ihtiyar da durdu ve dedi: (Ey genç! Niçin yürümüyorsun, yol senin önce sen geç.) Çocuk çok edebliydi, dedi ki: (Ey efendim! Ben sizin önünüze nasıl geçebilirim?) "Evliyâ"dan bir zâtmış meğerse o ihtiyâr. Dönüp, o talebeye eyledi tek bir nazar. O nazarla, çocuğa bir hâl oldu o anda. Kalp gözü açılarak, evliyâ oldu o da.) > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.