"Gördüğünü kimseye söyleme!"

A -
A +

Abdülhakîm Arvâsî hazretlerini sevenlerden Abdülkâdir isminde bir pamuk tüccarı şöyle anlatıyor: "Efendi Baba" ile, Eyüp Câmiinde bir gün beraberdik. Öğle namazını kılıp dışarı çıktık. Hazreti Hâlid'in mübârek türbesine girip, bir kenarda oturduk. İkimizden başka kimse yoktu türbede. Efendi Baba; - Bana sokul, gözlerini kapat! buyurdu. Kapatır kapatmaz hazret-i Hâlid'i gördüm karşımda. Eyüp Sultan hazretlerini. Uzun boylu ve gayet heybetli bir zattı. Kalkıp elini öptüm hürmetle. İkisi yavaş sesle bir şeyler konuştular. Ben hiçbir şey duymuyor, sadece seyrediyordum. Az sonra; - Gözünü aç! buyurdu. Açınca, hazret-i Hâlid kaybolmuştu gözden. Biz ikimiz Efendi Babayla yan yana oturuyorduk. Sonra dışarı çıktık. İkindi ezanı okunuyordu. Efendi bana dönüp; - Neler gördün? diye sordu. Arz ettim. - Ben hayatta oldukça bu gördüğünü kimseye söyleme! buyurdu. - Başüstüne, dedim. O vefat ettiği için anlatabiliyorum bunları. Tabut havada durdu Bir de "Âbidin Bey" isminde biri vardı ki, Abdülhakim Efendi'nin yakınlarındandı bu zat da. Bu kimse vefat etti bir gün. Teçhîz ve tekfînini yaptılar. Sonra, kabrine götürdüler cenazesini. Abdülhakim Efendi'nin evi de, o yol üzerinde ve o yoldan yüksekçe bir setin üstündeydi. Cenâze, o evin hizâsından geçerken, Abdülhakîm Efendi set üstünden bir nazar etti eller üstünde giden tabuta. O anda durdu tabut. Öylece bir miktar bekledi. Taşıyanlar, çok gayret ettilerse de bir milim götüremediler ileri. Mıh gibi çakılmıştı sanki. Büyük velî, kısa bir duâ okudu ayakta. Dua bitince de; - Haydi götürün! diye işaret etti eliyle. Tabut yürümeye başladı o zaman. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com