Müslüman, egoist değildir

A -
A +

Şam evliyâsından Rıslân Dımeşkî hazretlerine, bir gün bir talebesi; - Hocam, bâzı kimseler, Müslümanlara egoist, hodbin, yâni kendini düşünen diyorlar, diye arz etti. Ve ekledi: - Namaz kılanlara; "Kendini Cehennemden kurtarmak için namaz kılacağına, kalk millete hizmet et!" diyorlar. Bunlara nasıl cevap verelim? Buyurdu ki: - Müslümanlar, onların zannettiği gibi, Cehennemden kurtulmak için ibâdet etmez oğlum. - Ya niçin ederler hocam? - Allahü teâlânın emri olduğu için, yâni vazîfe olduğu için ibâdet yaparlar. Vazîfe de, âmir tarafından emredilen şeyi yapmaktır, öyle değil mi? - Evet hocam. - Pekii, âmirlerin emirleri birbirine uymazsa ne olacak dersin? Delikanlı biraz düşündü. - Daha üstün olan âmirin emri yapılır herhalde. - Elbette. Askerlikte bile böyledir. Yâni birinci vazîfe, en büyük âmirin emrini yapmaktır. En büyük âmir de hiç şüphesiz Allahü teâlâdır. O halde birinci vazîfe, namazdır. Demek ki Müslüman için namazdan daha mühim bir vazife olamaz. Talebe sordu: - Peki hocam, namazı kazâya bırakmak için hiç özür yok mudur? - Var elbette. Üç tane özür var. Birincisi, "Uyumak", ikincisi "Unutmak"tır. - Ya üçüncüsü hocam? Mübarek tebessüm etti. - Üçüncüsü de "Ölmek"tir. Yâni Müslüman, nefes aldığı müddetçe namazını kılacaktır. Ölünce kılmaz artık. El ihlâs! El ihlâs! Bir gün de talebelerine; - İhlâsla yapılmayan amelleri Allahü teâlâ kabul etmez, buyurdu. Ve ekledi: - İmâm-ı Gazâlî hazretleri vefat ederken, talebeleri baş ucuna gelip; "Efendim, bize son nasîhatınız nedir?" diye sormuşlar. Gençler merak etti: - Ne buyurmuş efendim? - Üç defa; "El ihlâs! El-ihlâs! El-ihlâs!" buyurmuş. - Sonra hocam? - Sonra da; "Allah!" diyerek rûhunu teslim etmiş.