Öfkenin zararı!..

A -
A +

Zamanın hükümdârı, bir akşam hanımıyla münakaşa ediyordu. Bir ara çok sinirlenip; - Bu geceyi benim mülkümde geçirirsen, boş ol! deyiverdi hanımına. Az sonra pişman oldu. Zîra hanımını seviyor, ayrılmak istemiyordu ondan. Ama ok yaydan çıkmıştı bir kere. O devrin en büyük âlimi Ebû Yûsuf idi. Gece vakti koştu o kapıya. - Efendim çok zor durumdayım. - Hayırdır sultânım, ne oldu? - Sormayın, az evvel hanımla tartıştık. Ona öfkeyle bir şey dedim. Şimdi içinden çıkamıyorum. - Ne dediniz? - Bu geceyi benim mülkümde geçirirsen boş ol dedim... Şimdi ne olacak? Devletin sınırları çok geniş. Bir gecede bu toprakların dışına çıkması mümkün değil. İmam-ı Ebû Yûsuf; - Bunun bir yolu var, buyurdu. - Sahi mi hocam, nedir o? - Hanımınız bu geceyi herhangi bir mescitte geçirsin. - İyi ama neden? - Mescitler, senin mülkünden değildir sultanım. Hanımınız bu geceyi bir mescitte geçirirse, senin mülkünde geçirmemiş olur. Hükümdar çok sevinip, İmâm'ın ilmine hayran oldu. Ve temyiz reisliğine tayin etti kendisini. BİLMİYOR MUSUN? Bir gün de biri geldi İmâm'a: - Hocam bir şey sorabilir miyim? - Tabii kardeşim, buyurun. Ve sordu sualini. Ancak cevabı ilginçti İmâmın. - Bilmiyorum, buyurdu. Adam çok şaşırdı. - Bilmiyor musun? - Evet, bilmiyorum. Sinirlendi bu defa: - Hem hazineden bu kadar maaş alırsınız, hem de bilmiyorum dersiniz. Nasıl şey bu? Buyurdu ki: - Kardeşim, hazineden bize bildiklerimiz kadar maaş veriliyor. Eğer bilmediklerimiz kadar verilseydi, bir değil, birçok hazine yetmezdi buna!.. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com