Önce doğru îtikat...

A -
A +

Bir gün Seyyid Nûr Bedevânî hazretlerine iki kişi gelerek; - Efendim, bizi, talebeliğe kabûl edin, dediler. Ancak îtikadları bozuktu bu kimselerin. Ehl-i sünnet değillerdi yâni. Bu hallerini o zâttan gizlemeye çalıştılar. Ama o büyük velî, kalblerini görüyordu onların. Cevap olarak; - Her şeyden evvel doğru îtikad lâzım, buyurdu. Önce bu bozuk îtikadınızdan vazgeçin. Sonra talebe olmayı düşünürsünüz. Eh, her şey ortadaydı. Derhal rücû ettiler o bozuk îtikaddan. Ve talebe olmaya hak kazandılar. "O SİZİN İŞİNİZ DEĞİL" Biri de, evinin yakınında bir dükkân açmıştı. Sonra, "içki" de satmaya başladı bu dükkânda. Ancak bu zâtın talebeleri bundan rahatsız oldular. Ve bir gün birkaçı bir araya gelip, harab ettiler adamın dükkânını. Yakıp yıktılar. Büyük velî bunu işitince çok üzüldü. Onları çağırarak; - Ona cezâ vermek size düşmezdi, buyurdu. Bu, hükümetin vazîfesidir. Niçin bana sormadan böyle iş yaptınız? Gençler pişmandı yaptıklarına. - Özür dileriz hocam, dediler. Büyük veli; - Bu yetmez, buyurdu. - Başka ne yapmamız lazımsa, emredin, yapalım hocam? Mübarek zat, bir odaya girdi. Oradan bir kese dolusu "altın" getirip bu gençlere verdi ve; - Bu altınları, o kimseye hediye olarak verin ve bu yaptığınız işten dolayı özür dileyin, buyurdu. Gençler; - Başüstüne hocam, deyip gittiler. Altınları o kimseye verip özür dilediler. O da çok memnun oldu. Hakkını helâl etti. Ve gelip, Seyyid Nûr'a "talebe" olmakla şereflendi. E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com