Bu zata, talebeden birisi sordu bir gün; (Efendim aslı nedir, bu "Sırat köprüsü"nün? Denir ki kıldan ince, ve kılıçtan keskindir, İş bu ifadelerden ne anlamak gerektir?) Buyurdu ki; (Evlâdım, "Sırat" hak''tır elbette, Cehennem üzerinde, kurulur âhirette. Mü''minler kolaylıkla, geçerek bu köprüden, Cennete girecektir, bunu müteakiben. Ve lâkin kâfirlerin, ayakları kayarak, Cehennem ateşine, düşerler hor olarak. Gerçi "Sırat Köprüsü", denilse de ismine, Benzemez bildiğimiz, dünya köprülerine. Zîra dâr-ı ukbâda, her ne ki varsa eğer, Dünyada olanlara, sadece adı benzer. Mesela bir talebe, olmak için muvaffak, "İmtihan Köprüsü"nden, geçirilir muhakkak. Halbuki hiç köprüye, benzemez imtihan da, Çok kişi geçtiğinden, köprü denir buna da. Sırat köprüsünden de, geçer bütün insanlar, Mü''minler kolay geçip, ateşten kurtulurlar. Lâkin kâfir olana, gelir bu güç ve ağır, Ayakları kayarak, ateşe yuvarlanır. Mahşer günü mü''minler, Sırat''a girdiği an, Kimi yavaş, kimi de hızlı geçer oradan. Kimi "Yıldırım" gibi, ilerlerken Sıratta, Kimi de gider sanki, "hızlı koşan bir at''ta." Günahı çok olup da ameli olmayan pek, Geçer Sırat üstünde, sanki "emekleyerek" Ve lâkin mü''min olan, gitse de düşe kalka, İmanı hürmetine, halâs olur mutlaka. Kim "titiz davranırsa", dînin emirlerinde Rahat ve kolay geçer, Sırat''ın üzerinde Bu hususta ne kadar, gösterirse çok dikkat Sırat ona o kadar, olur "geniş" ve "rahat" Kim "gevşek davranırsa", İslâma tâbiyette, Sırat o kimseye de, daralır o nisbette. Hâsılı bu dünyada, dînin emirlerinde, Gösterilen gayret ve titizlik nisbetinde, Sırat köprüsü dahî, olur râhat ve geniş, Dünyada dîne uygun, yaşamaktır bütün iş. İslâma tam olarak, uymak için bir kimse, "Kılı kırk yarar" gibi, titizlik gösterirse, Kurtarır bu kişiyi, dînde bu titiz hâli, Geçer Sırat üstünden "Uçan bir kuş" misâli. Bir başka müslüman da, fazla incelemezse, Dîne tam uymak için, titizlik göstermezse, O da mahşer gününde, pişman olur muhakkak, Zira geçer Sırat''tan, bir hayli zorlanarak)

