"Siz kimlersiniz?"

A -
A +

Mîzânda günahları ağır gelen müminler, Cehenneme doğru sevk edilir. Ateşe yaklaşınca korkuya kapılıp, "Yâ Muhammed!" diye feryâd etmek isterler. Ama muvaffak olamazlar. Çünkü Peygamberimizin ismini unutmuşlardır. Mâlik sorar onlara: - Siz kimlersiniz? - Üstlerine Kur'ân inen kavimiz. - Kur'ân, Muhammed'e inmişti. Onlar, Muhammed ismini işitince; - İşte biz, Muhammed ümmetindeniz! Ne olur, izin ver de, oturup ağlayalım şu hâlimize! diye yalvarırlar. Mâlik; - Peki ağlayın! der. Öyle çok ağlarlar ki, gözlerinden "Yaş" yerine "Kan" akar. Mâlik seslenir onlara: - Bu ağlamanız çok güzel. Ama keşke dünyâda ağlasaydınız. O ağlama, sizi ateşten kurtarırdı. Ama şimdi faydasız! Sonra emreder bir meleğe: - Tut bu Müslümanları, ateşe at! Melek, onları tutmak için yaklaşınca; hep birden; "Lâ ilâhe illâllah!" diye feryad ederler. Cehennem, kelime-i tevhîdi işitince, onlardan uzaklaşır. Mâlik seslenir yine: - Yâ Nâr! Tut bu müminleri! Ateş cevap verir: - Tutamıyorum. - Neden? - Onlar, "Lâ ilâhe illâllah" diyorlar. - Olsun, tut onları! Cehennem tam tutacağı zaman yine kaçar gerilere. Mâlik son defa emreder: - Bu, Allahın emridir, tut onları! O zaman ateş gelip yakalar müminleri. Mâlik, Ateş'e; - Yüzlerini yakma ki, o yüzlerle Allaha secde ettiler, der. Ve ilâve eder: - Kalblerini de yakma ki, orada îmanın nûru parlıyor. Cehennem emri dinler. Yakar diğer uzuvlarını. "Yüz"leri yanmaz. Bir de "Kalb"leri. E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com