Dün, denizden damla misâli Fâtih Sultân Mehmed Hân'dan bahsettik. Bugün 557. yıl dönümünü idrâk ettiğimiz İstanbul'un fethi hâdisesi, sadece Türkler ve Müslümânlar nezdinde değil, bütün insanlık nazarında, cihân târihi bakımından da çok önemlidir. Peygamber Efendimizin, "Kostantîniyye elbette fetholunacaktır. Onu fetheden kumandân ne güzel kumandân ve onu fetheden ordu ne güzel ordudur" hadîs-i şerîfinden dolayı İstanbul, Müslümânlar tarafından defâlarca kuşatılmıştır. Ama muhkem kalelerle korunan şehrin fethi, ancak yedinci Osmanlı pâdişâhı Fâtih Sultân Mehmed'e ve onun şânlı ordusuna nasîb olmuştur. "ŞİMDİ SİZE EMRİM ŞUDUR!" Fâtih Sultân Mehmed Hân, 23 Mart'ta muhteşem ordusuyla Edirne'den hareket edip 6 Nisanda İstanbul kuşatmasını başlatmıştır. 18 Nisanda İstanbul adaları alınmış, 22 Nisan gecesi Türk donanması karadan Haliç'e indirilmiştir. 23 Nisanda sulh teklifine gelen Bizans elçisine, genç Pâdişâh İkinci Mehmed; "Ya ben bu şehri alırım, ya da bu şehir beni alır!" cevâbını vermiştir. Fâtih'in hocası Akşemseddîn hazretleri, İstanbul'un fethi için açılan cihâdın idâresi hakkında, Sultân'a gerekli tavsiyelerde bulunarak müjdeler veriyordu. Fâtih Sultân Mehmed Hân da, ordusunun başında gece-gündüz devâmlı bulunarak, İstanbul önlerinde hücûm için gereken hâzırlıklarla meşgûl oluyor, önceden hâzırladığı harp planlarını birer birer tatbîk ediyordu. Mücâhidler ordusunun arasında bulunan büyük âlimler ve evliyâ zâtlar, nusret-i İlâhiyyenin (Allahü teâlânın yardımının) gelmesi için devâmlı duâ ve niyâz ediyorlardı... Birbuçuk aydan fazla bir zaman devâm eden kuşatmayı netîceye ulaştırmak isteyen Fâtih Sultân Mehmed Hân, ordusunda son hücûm hâzırlığını başlattı. Son emirlerini verip askerlerinin fethi gerçekleştirmek için gösterecekleri gayret ve hizmetlerin nasıl değerlendirileceğini de sözlerine ilâve ettikten sonra şöyle dedi: "Şimdi size emrim şudur: Herkes kendi alayına ve çadırına gidip yemek yesin ve istirâhat etsin. Emriniz altında bulunanlara tenbîhâtımızı bildiriniz. Yarın sabah kalkarak herkes kendi mevkiinde muntazam bir şekilde safları tertîp etsin ve şu tertîbimiz, ağyâra (başkalarına) aslâ teşerruh etmesin (bildirilmesin)." Ulubatlı Hasan'ın burçlara bayrak dikmesi ile coşan askerler, delik deşik olan sûrlardan içeri girdiler. 29 Mayıs sabâhı yapılan son taarruzda İstanbul düştü. 20 parça donanma ve 300.000 askerden müteşekkil ordunun, yeri-göğü sarsan "tekbîr" ve "tehlîl" sesleri arasında, öğleden sonra Fâtih Sultân Mehmed Hân, Topkapı tarafından şehre girdi. Bu şekilde Orta Çağ sona erdi, Yeni Çağ başladı. İstanbul'un fethi, Türk târihinin en müstesnâ olayı sayılarak ona "Feth-i Mübîn" denildi. FETHİN BAZI SONUÇLARI İstanbul fethinin çok önemli bazı sonuçları olmuştur. Bunlardan bazılarını şöyle özetleyebiliriz: 1-Bizans'ın çöküşü ile "Orta Çağ" kapanıp "Yeni Çağ" açılmıştır. Bu; ilmin, tekniğin, san'atın ve îmânın eseriydi. 2-Dünyânın en büyük kilisesi olan Ayasofya, câmi hâline getirilmiştir. [Fâtih bu ma'bedin kıyâmete kadar "Câmi" kalmasını yazılı olarak vasiyet ve vakfeylemiştir.] 3-Fetihten sonra Tuna'nın güneyi ile Fırat-Toros hattının batısındaki sâha Osmanlılara katılmıştır. 4-Boğdan, Sırbistan, Mora, Amasra, Çandarlı Beyliği, Trabzon Rum İmparatorluğu, Akkoyunlu Beyliği, Kırım Hânlığı Osmânlılara ilhâk edilmiştir. 5-Venedik'in deniz üstünlüğü bitmiştir. 6-Dünyânın her tarafından ilim adamları akın akın İstanbul'a gelmiştir. İstanbul bir ilim ve san'at merkezi olmuştur. 7-Hristiyan halk, hattâ papazlar bile İstanbul'da Lâtin şapkası yerine, Türk sarığı görmeyi tercîh ettiklerini söylemişlerdir. 8-Fâtih, Bütün Ortodoks Hristiyânların başı olan Patrikliği ortadan kaldırabilecek güçte olmasına rağmen kaldırmadı. 9-İstanbul'un düşmesinden sonra, surlarda Ce-neviz kumandân ve askerlerinin ölülerine rastlandı. Hâlbuki Cenevizliler Türklerle dostluk anlaşması imzâlamışlardı. Bu ihânetleri ortaya çıkınca çok korkan ve kendilerine çok ağır cezâlar verileceğini bekleyen Cenevizlilere bir şey yapmadı. Fâtih Sultan Mehmed, Ceneviz vâlîsi ve papazını çağırtarak sâdece üzüntülerini bildirdi.