15 Temmuz 2007 (30 Cemâzil-âhır 1428) Pazar gecesi Recep ayının ilk gecesi, 16 Temmuz Pazartesi günü de (1 Recep 1428) "Recep ayı"nın ve mübârek "üç ay"ların ilk günü idi. Dün gece ise (19 Temmuz 2007/4 Receb 1428 Perşembe), mübârek "Regâib Kandili"ni idrâk etmekle şereflendik. Bu vesîleyle, kıymetli okuyucularımızın, asîl milletimizin ve bütün İslâm âleminin "üç ay"larını, "Receb-i şerîf"lerini ve "Regâib" gecelerini tebrîk ediyor, sıhhat ve âfiyet içerisinde nicelerine kavuşmalarını diliyoruz... Bilindiği üzere, bazı mekânlar emsâline göre daha mukaddes, bazı insanlar akrânına nisbetle daha muhterem olduğu gibi, bazı zamanlar da benzerlerine nazaran çok daha kudsî, mukaddes ve mübârek kılınmıştır. Mukaddes mekânların başında, Mekke-i mükerremedeki Ka'be-i muazzama ve etrâfındaki Mescid sahası, ya'nî meşhûr ismiyle "Mescid-i Harâm", Medîne-i münevveredeki "Mescid-i Nebevî", Kuds-i şerîfteki "Mescid-i Aksâ", yine Medîne'deki "Mescid-i Kubâ" olmak üzere, Allahü teâlâya ibâdet edilen bütün câmi ve mescidler, O'nun emir ve yasaklarının öğretildiği yerler gelir. Muhterem insanların başında, üstünlük sırasına göre Nebîlerin ve Resûllerin sonuncusu Hazret-i Muhammed (aleyhisselâm), Hz. İbrâhîm, Hz. Mûsâ, Hz. Îsâ, Hz. Âdem ve Hz. Nûh (aleyhimüsselâm) bulunmaktadır ki bunlara "Ülü'l-azm" Peygamberler denilir. Bunlardan sonra, 313 (üçyüzonüç) "Resûl" gelmektedir. Bunlardan sonra da, "Nebî" adı verilen 124 binden ziyâde olduğu bildirilen Peygamberler gelir. Peygamberlerden sonra ise, üstünlük sırasında Sahâbe-i kirâm, Tâbiîn ve Tebe-i Tâbiîn başta olmak üzere diğer âlim ve velîler bulunmaktadır. Bereketli, hayırlı, faydası bol, feyizli demek olan, "mübârek" sıfatıyle sıfatlanan ve İslâm dîninin kıymet verdiği on gece vardır ki, bunlar kronolojik sıraya yani hicrî-kamerî sene içerisindeki yerlerine göre Muharremin 1. gecesi (Hicrî Yılbaşı Gecesi), 10 Muharrem (Aşûre) gecesi, Mevlid gecesi, Regâib gecesi, Mi'râc gecesi, Berât gecesi, Kadir gecesi, Ramazan Bayramı gecesi, Arefe gecesi, Kurban Bayramı gecesidir. Seyyidü'l-eyyâm (günlerin efendisi) Cuma günü, efdalü'l-leyâlî (gecelerin en fazîletlisi) Kadir gecesi, sultânü'ş-şühûr (ayların sultânı) ise Ramazân ayıdır. İçerisinde "Regâib" ve "Mi'râc" kandillerinin bulunduğu ve Âdem aleyhisselâmdan beri kıymetli, hürmet edilen bir ay olan "Recebü'l-ferd" ayının afv ve mağfirete, bu ayı ta'kîb eden "Şa'bânü'l-muazzam" ayının şefâate, "Ramazânü'l-mübârek" ayının da sevâpların kat kat verilmesine mahsûs aylar olduğu bildirilmiştir. Yine "Recep" ayının tövbe, hürmet ve ibâdet ayı; "Şa'bân" ayının muhabbet ve hizmet ayı; üç ayların üçüncüsü ve bütün ayların da sultânı olan "Ramazân" ayının ise yakınlık ve ni'met ayı olduğu ifâde edilmiştir. Meşhûr velîlerden Zünnûn-i Mısrî hazretleri de: "Recep ayı tohum ekme, Şa'bân ayı sulama, Ramazan ayı ise hasâd ayıdır" buyurmuştur. Onun için bugün ve yarınki makalelerimizde, bir nebze üç aylardan ve içerisindeki mübârek gecelerden bahsetmek istiyoruz. Ma'lûm olduğu üzere, Receb-i şerîfin ilk Cum'a gecesine "Regâib Gecesi" denir. Recep ayının her gecesi kıymetlidir. Her Cuma gecesi de kıymetlidir. Bu iki kıymetli gece bir araya gelince daha da kıymetli olmaktadır. Allahü teâlâ, o gecede mü'min kullarına rağîbetler [yani ihsânlar, ikrâmlar] yapmaktadır. O gecede yapılan duâlar reddedilmez ve namaz, sadaka gibi ibâdetlere kat kat sevâp verilir. O geceye hürmet edenler de affedilir. Bilindiği gibi, içerisinde bulunduğumuz Receb-i şerîf ayında bir mübârek gece daha vardır. Bu ayın 27. gecesi (10 Ağustos 2007/26 Receb 1428 Cuma), "Mi'râc gecesi"dir ki, Sevgili Peygamberimizin "İsrâ" ve "Mi'râc" mu'cizesiyle şereflendiği, göklere çıkarıldığı, bilinmeyen yerlere götürüldüğü ve Allahü teâlâ ile konuştuğu gecedir. O geceye en yakın olan makalemizde de inşâallah ondan bahsederiz. Bütün mübârek geceleri birer ganîmet bilmeli, bu fırsatları iyi değerlendirmelidir. Bu aylara, günlere ve gecelere hürmet etmelidir. Hürmet etmek ise, günâhlardan uzaklaşmakla ve ibâdetleri yapmakla olur. Mübârek gün ve gecelere hürmet edip, saygı gösteren, kat kat karşılığını görecektir. Fakat, bu mübârek zamanlarda va'dedilen sevâplara kavuşabilmek için, her şeyden önce i'tikâdı düzeltmek lâzımdır. İlmihâl bilgilerini öğrenmek ve yaşayışını da bunlara uygun hâle getirmek gerekir. Ayrıca çok tövbe ve istiğfâr etmeli, kazâya kalmış namazlarını, oruçlarını, zekâtlarını, sadaka-i fıtırlarını, kurbânlarını hemen kazâ etmeye başlamalıdır. Bir an evvel bu borçlardan kurtulmak için çalışmalıdır. Allahü teâlâya münâcât, tazarru' ve niyâzda bulunmalı, yalvarıp yakarmalıdır. Tesbîh, tahmîd, tekbîr, tehlîl ve benzeri her çeşit zikir, fikir ve şükürle meşgûl olmalıdır. Kur'ân-ı kerîm okumalı, sevâbını da ölülerimizin rûhlarına göndermelidir. Peygamber Efendimize salât ü selâm okumalıdır. Ana-baba, diğer yakın akrabâ ziyâret edilmeli veya telefonla [ hiç olmazsa mesajla, e-maille] gönülleri ve duâları alınmalıdır. Fakîrler, yetîmler sevindirilmeli, sadakalar, hediyeler verilmelidir. Dargınlar, küskünler barışmalıdır. Ayrıca bu vesîleyle güzel vatanımızın dirliği, asîl milletimizin birliği ve berâberliği, bütün Müslümanların ve İslâm âleminin huzûr ve saâdeti, bütün insanların da hidâyeti için duâ etmeliyiz.