Önce şunu belirtelim ki, evvelki günü ya'nî 25 Haziran [2 Receb] Perşembeyi düne ya'nî 26 Haziran [3 Receb] Cumaya bağlayan gece mübârek Regâib gecesi idi. Bilindiği üzere, bazı mekânlar emsâline göre daha mukaddes, bazı insanlar akrânına nisbetle daha muhterem olduğu gibi, bazı zamanlar da benzerlerine nazaran daha kudsî, daha mukaddes, daha mübârek kılınmıştır. Nasıl ki, altın madeni bakır, demir, kömür gibi madenlerden daha üstün ise, yine yâkût taşı diğer normal taşlardan daha kıymetli ise, bazı geceler de diğer normal gecelerden çok üstündürler. Allahü teâlâ, kullarına çok acıdığı için, bazı gecelere husûsî kıymet vermiş, bu gecelerdeki, duâ ve tevbeleri kabûl edeceğini bildirmiştir. Kullarının çok ibâdet yapmaları, duâ ve tevbe etmeleri için bu geceleri sebep kılmıştır. Mukaddes mekânların başında, "Mescid-i Harâm", "Mescid-i Nebevî", "Mescid-i Aksâ", "Mescid-i Kubâ" olmak üzere, Allahü teâlâya ibâdet edilen bütün câmi ve mescidler, O'nun emir ve yasaklarının öğretildiği yerler gelir. Muhterem insanların başında, "Ülü'l-azm" Peygamberler, "Resûl"ler ve "Nebî"ler gelmektedir. Bunlardan sonra, üstünlük sırasında Sahâbe-i kirâm, Tâbiîn ve Tebe-i Tâbiîn başta olmak üzere diğer Ulemâ (âlimler) ve Evliyâ (velîler) bulunmaktadır. "Bereketli, hayırlı, faydası bol, feyizli" demek olan "mübârek" sıfatıyle sıfatlanan ve İslâm dîninin kıymet verdiği on gece vardır ki, bunlar kronolojik sıraya göre, yani hicrî-kamerî sene içerisindeki yerlerine nazaran, Muharremin 1. Gecesi (Hicrî Yılbaşı Gecesi), Aşûre (10 Muharrem) Gecesi, Mevlid Gecesi [12 Rebîul-evvel gecesi], Regâib Gecesi [Receb ayının ilk Cuma gecesi], Mi'râc Gecesi [Recebin 27. gecesi], Berât Gecesi [Şa'bân ayının 15. gecesi], Kadir Gecesi, Ramazân Bayramı Gecesi, Arefe Gecesi [Zilhiccenin 9. gecesi], Kurbân Bayramı Gecesi[Zilhiccenin 10. gecesi]dir. Görüldüğü gibi, sene içerisindeki 10 mübârek geceden dördünü idrâk ettik, önümüzde bunlardan 6 gece daha bulunmaktadır. Ayrıca yukarıda bildirilen on geceden başka, Fıtır (Ramazân) ve Adhâ (Kurban) bayramının diğer geceleri, Zil-hicce ayının ilk on gecesi [ya'nî baştan kalan diğer 8 gece], Muharremin ilk on gecesi [1. ve 10. gece arasındaki diğer 8 gece ] ve her Cum'a ve Pazartesi gecesi de mübârektir. Hülâsa olarak söylemek gerekirse, Cuma, bayram ve kandil günleri ve geceleri, Müslümânların mübârek gün ve geceleridir. Bu mübârek gün ve gecelere kıymet veren şüphesiz ki Allahü teâlâdır. Mübârek aylar, günler ve geceler aslında bizler için çok büyük birer fırsattır. Günahkâr ve yaratılış gâyesini unutan insanlara, kerem ve ihsân sâhibi yüce Allah tarafından tanınan ve eğer iyi değerlendirilebilirse, çok büyük kazançlara vesîle olan zamanlardır. Büyük İslâm âlimi İmâm-ı Gazâlî (rahimehüllah) buyuruyor ki: "Âhiret yolcusunun, ibâdetle ihyâ edilmesi kuvvetle müstehab olan mübârek gece, [gün ve ay]ları boş geçirmesi uygun değildir. Çünkü bunlar, hayır mevsimleri ve kârı bol olan gece, [gün ve ay]lardır. Kazançlı mevsimleri ihmâl eden tüccâr, bir kâr sağlayamadığı gibi, mübârek gece, [gün ve ay]ları gafletle geçiren âhiret yolcusu da maksada ulaşamaz." Âdemoğlu [insan], mahlûklar [yaratılanlar] içinde en mümtâz ve en mükerrem bir şekilde yaratılıp yükselmelere ve alçalmalara müsâit kılınan bir varlıktır. İnsan, yüce Yaratıcı [Allahü teâlâ] tarafından bu dünyaya "eşref-i mahlûkât" olarak gönderilmekle beraber, bunun yanında imtihâna da tâbi tutulmuştur. İşte "üç aylar" ve bu aylardaki mübârek gün ve geceler, yaratılmışların en şereflisi olma özelliğini unutarak, nefis ve şeytânların tuzaklarına düşmüş ve her iki dünyâsını zindâna çevirecek günâh, isyân ve gaflet bataklıklarında boğulmakla karşı karşıya gelmiş insanların kurtuluşları için uzatılan can simidi gibidirler. Bu mübârek aylar, asliyetimize, kendimize dönüş için, günâhlardan, kusûr ve kabâhatlerden tevbe ve rücû' için çok önemli fırsatlardır. Bu aylarda, gün ve gecelerde içimizi ve dışımızı bilen Rabbimize karşı, nefsimizi muhâsebeye çekmeli, O'nun bizim dünyâ ve âhiret hayâtımızı Cennet'e çevirmek için gönderdiği mukaddes dîni İslâma tâm teslîm olup olmadığımızı gözden geçirmeli, hiç vakit geçirmeden İslâmın rahmet, bereket, mağfiret, fazîlet ve hayât bahşeden çeşmesinden kana kana nasip almak için bu ayları, günleri ve geceleri başlangıç yapmalıyız.