Bugünlerde havalar güzel ya, değişik işlerle uğraşanlar karşınıza çıkıveriyor. Duymuştum siz de duymuşsunuzdur, göçmen kuşların dönüş zamanı, sayımları yapılıyor. İstanbul Rumeli Feneri'ne doğru giderken Koç Üniversitesi'ni geçer geçmez yol sola döner. Orada Boğaz'ın Karadeniz çıkışı ve Marmara yönüne gidişi Allah'ın bizlere bahşettiği en güzel, en muhteşem görüntüyü verir. Dayanılmaz ve doyulmaz bir manzara. İşte oralardan giderken birileri dürbünle hem denizi, hem de boğazı görüntülüyor gibi geldi bana. Durdum merak edip sordum, meğer dönen göçmen kuşları sayıyorlarmış. Nasıl yani dedim. Basbayağı dediler. 25 tane küçük orman kartalı 4 çaylak ve diğerleri. Sayıp duruyorlar göklere bakarak. Geçiş yoluymuş oraları kuşların. İnsan dalıp gidiyor, kuş gripleri, sarsılan sektör ekonomisi ve sayısız zararlar. Kimin umurunda hayat devam ediyor. Giden kuşlar, gelen kuşlar ve onları sayanlar. Bu konuda çalışan üniversitelere bilgi veriyorlarmış hobi yaparken. "Doğanın huzur içindeki döngüsünde yer almak ne kadar keyif veriyor olmalı" diye düşlerken, kim şampiyon olur, kim kupayı kazanır, kim UEFA'ya gider soruları insanı mesleğinin derinliklerinde insafsızca itiveriyor huzur ve savaş bir kere daha silkeleyiveriyor benliğinizi! Bir bakmışsınız fener istediği zaman top oynuyor. Gerçekten de öyle. Futbolcuları isteği zaman futbol oynuyor ve sonra her şeyin kötüye gittiğini sandığınız bir anda başarıyorlar. Aklınızda bu sıralar profesyonelliğin bütün incelikleri bir film gibi geçiyor. Bize şampiyonlar ligi lazım diyenler geçiyor. Bu isteniyorsa milyonlarca kanatlanmış dolarlar geçiyor aklınızdan. Türkiye'ye bu kadarı yeter diyenler de var. Onlar da haklı diyorsunuz. Diyorsunuz da illa kim şampiyon olur sorusuna "canı isteyince oynayanlar" cevabı en kolay geliveriyor. Çünkü canları isteyince oynuyorlar. Çünkü Türkiye'nin en pahalı ve en yetenekli futbolcuları, çünkü bizim standardımızın en kalitelileri. Zor koşullarda maçı kazanma arzusunu Galatasaray'da görüyorsunuz. Adeta maçı zora sokmadan kazanmak yok. Takım 90 dakika içinde giderek hırslanıyor. Ardında bin bir güçlükle atılan goller geliyor. Birinde profesyonellik, diğerinde motivasyon. Bu iki olguyu teraziye vurduğunuz zaman profesyonelliğin ağır bastığını kolayca görürsünüz. Yakın zamana kadar profesyonelliğin en doruk noktasına çıkan Galatasaray'da bugün motivasyonla başarıyı aramak arzusu düşündürücü. "Dünya takımı olma yarışına bir kez katılabilen Galatasaray'ın sırtüstü düşüşü acaba Fenerbahçe'ye örnek olur mu?" sorusu da şampiyonun adını belli ediyor. İş futbol döngüsünde sürekli başarıların nasıl geleceğini hesap etmek. Şimdilerde bu çalışmalar Fenerbahçe'nin gündeminde ve arzulular. Kuşları saymanın dinginliği ile şampiyonluk hesaplarının çalkantılı bir arada geçip gidiyor zamandan. İster o dinginlikte, ister bu çalkantıda yer alın...