"Sporda iz bırakanlar" yazı dizimizin bu haftaki ilk konuğu 60 yıllık ömrünün 42 yılını spor fotoğrafcılığına adayan ve bu mesleği ülke gençlerine sevdiren duayen İlyas Namoğlu... 1943 yılında İstanbul'da doğdu Namoğlu... Çocukluğundan itibaren fotoğraf sanatına son derece yatkındı. Yeteneği Dünya gazetesi sahiplerinden Bedii Faik-Falih Rıfkı Atay'ın dikkatinden kaçmadı. Daha 18 yaşında bu delikanlıya sahip çıkarak gazetecilerin hocası olarak bilinen rahmetli İsmet Gümüşdere'ye teslim ederler. İki yıl Gümüşdere'nin nezaretinde işin inceliklerini öğrenir. Bu arada askerliği gelir. Dönüşte daha olgun, kendine güven gelmiş olarak kaldığı yerden bu kez Sonhaber gazetesinde işe başlar. Rahmetli babası, okulu bırakmadan foto muhabirliği yapması halinde çalışmasına izin verir. Daha sonra Babıali'de Sabah, Son Havadis, Yeni Sabah'ta çalışır. İlyas Namoğlu, son olarak 1966 yılında girdiği Hürriyet gazetesinde elinden düşürmediği fotoğraf makinesiyle ömrünü idame ettiriyor. 1966-78 yıllarında Fenerbahçe,1978-80 G. Saray ve 80 sonrası da Beşiktaş'ta görev yaparak parmağını deklanşörden çekmiyor. Hürriyet gazetesinde 12 genel yayın yönetmeni, Rıdvan Yelekci, Eşref Aykaç, Doğan Koloğlu, Nezih Alkış gibi efsane spor müdürlerini "eskiten" İlyas Namoğlu, şimdi Esat Yılmaer'in yönetiminde spor servisinin en kıdemli spor adamı unvanına koruyor. SEBA'NIN MANEVİ OĞLU Görünümü ve yaşamındaki hassasiyetle gerçek bir İstanbul beyefendisi portresi çizen Namoğlu, Beşiktaş'ın efsane başkanı Süleyman Seba'nın dikkatinden kaçmaz. Onun Beşiktaş'ta meslek hayatını sürdürmesi için dönemin spor müdürü Nezih Alkış'ı telefonla arayarak, "Benim manevi oğlum İlyas Namoğlu'nu Beşiktaş'a yollarsanız beni mutlu edersiniz" isteği kabul görür. O günden beri siyah-beyazlı kulübün değişmeyen tek foto muhabiri ünvanını da korur. "5 OLİMPİYAT, 3 DÜNYA KUPASI GÖRDÜM" Bu sözler bizim spor muhabirleri arasında sıkça kullanılan hava atma cümleleridir. Oysa bu sözün gerçeğini sadece duayen İlyas Namoğlu yaşadı. Sadece 5 olimpiyat, 3 Dünya Kupası mı? 7 Akdeniz Oyunları, 50'ye yakın UEFA, Şampiyonlar Ligi, Balkan Şampiyonası, boks, güreş, voleybol velhasıl tüm spor branşları... Yurt dışında sayısız organizasyona gitti İlyas Namoğlu... Dünyada Güney Afrika ve Avustralya dışında her yere gitti. HERKES MESLEĞİNİ YAPMALI Gazeteciliğin Dünya'nın en asil ve saygın mesleklerinin başında geldiğini, ancak son yıllarda diğer meslekler gibi spor medyasının da yozlaştırıldığını söyleyen Namoğlu, "Bunda en büyük etken bazı iş adamlarından garsonlara, balıkçıdan turizmciye, eski futbolcudan pazarcıya kadar her tür insanın bu camianın içine girmesidir. Oysa benim ülkemde bir çok iletişim fakültelerinden mezun olan altın değerinde gençlerimiz var. Bıraksınlar geleceğimizin teminatı olan evlatlarımız bu yozlaşmaya son versin" diyor. MESLEĞİNE ÂŞIK Sahaların tozunu yutmuş, yağmurunda ıslanmış, kızgın güneşinde kavrulmuş, kışın en çetin soğuğunda deklanşöre basan parmağı donmuş ihtiyar delikanlı... Dimdik ayakta... 42 yıl dile kolay... Bir ömür... Bu kadar özverinin karşılığı bir ev, bir araba!.. Oysa 42 yıl boyunca çektiği resimler, yaptığı haberlerle yüzlerce sporcunun milyarlar kazanmasına vesile oldu... Olsun, o hayatından son derece memnun, çünkü o mesleğine aşık... 1961 yılında 300 liraya aldığı Rolleflex 6x6 ile bugün kullandığı 10 bin dolar değerindeki Nikon dijital fotoğraf makinesi onun hayattaki tek -gerçek- serveti... Bir de dürüst, çalışkan, özverili yapısı... Sevgili İlyas abi, yeni nesil senin kıymetini ne kadar bilir bilemem ama ben senin deneyimlerinden yaralanmayı ömrümün sonuna kadar sürdürmeye devam edeceğim... Sen çok yaşa e mi!...