Muhabirlik yapmak bir aşktır, bir heyecandır... Her gün birşeyler bulmak için koşturursunuz... Görev yerine giderken herkesten farklı birşeyler yapmanın içinde olursunuz... Bu aşk bende hiçbir zaman kaybolmadı... Serviste bana "ihtiyar" demelerinden çok rahatsızlık duyarım... Neyse isim vermiyorum; serviste genç arkadaşlarımdan birisi "İhtiyar, bir ayağın çukurda... Sen hiç merak etme, senin yıkama işini ben üzerime alacağım. Suyunu ılık yaparım, acı hissetmezsin", başka bir genç arkadaşım, "Ağzına pamuğu ben koyacağım... Kefenlemek de bana ait", diğer genç arkadaşım da ileri atılıp, "Mezara seni indirmek de benden" deyip duruyorlar... Ne yapalım, herkes bir gün ölecek. Vademiz dolmuşsa yapacak birşey yok... Fakat onlara cevabım, "Belki ben sizden sonra ölürsem" demek oluyor... Spor servisindeki arkadaşlarla böyle şakalaşıp dururken de "Sizin gibi oturmuyorum... Bak bir gram göbeğim bile yok... Siz benden daha ihtiyarsınız" diyerek kendimce onlara delikanlı olduğumu göstermek istiyorum. Gerçekten de tez canlıyımdır, serviste gençlere örnek olmak için de çabalarım, kendimi yırtarım, her tarafa koşarım. Çok maceracıyım da... Atılgan olmam da maceracı tarafımdan ileri geliyor olsa gerek.. Çok çalışkan insanları da bunun için severim... Birşeyler yapma gayretinde olan ve çevresine faydalı olan kişiler benim ilgi alanımdır... Bu köşede spora hizmet için çabalayan isimsiz kahramanları ortaya çıkarmayı da bir vazife biliyorum... Maceracı bir kişi olduğumu söyledim... Evet, İstanbul'u karış karış bilirim, Sadece İstanbul mu? Anadolu'yu da karış karış dolaşmışımdır... Ayrıca gençliğimde Avrupa turuna çıkar, otostop yapardım... Yabancılarla da haşır neşir olmuşumdur... Ama vatanımın güzelliği ve Türk insanının zekiliğini hiçbir Avrupa ülkesinde bulamadım... İşte bunlar güzel hasletlerimiz... Onun için her zaman bu güzel ve eşsiz vatan Türkiye'de bulunduğuma şükretmişimdir... Konuyu nereden nereye getirdim... İşte bugünkü yazımın konusu, gençliğimin bir bölümünün geçtiği Üsküdar'da böyle zeki ve spor aşığı bir kimse... O bir Beşiktaşlı... Üsküdar'da Beşiktaş Derneği'nin kurulmasına ön ayak olmuş... Beşiktaş muhabiri olarak siyah-beyazlı kulübün 100. yıl kutlamaları için her nereye gitmişsem, karşımda hep onu görmüşümdür... Gerçekten Beşiktaş aşığı birisi... Aynı zamanda bu kimse spora da aşık... Görev icabı her gittiği yerdeki okulları, sporla içiçe hale getirmiş... Bu insan spor aşığı 20 yıllık bir kaymakam... Üsküdar Kaymakamı Saim Saffet Karahisarlı... Beşiktaş Başkanı Serdar Bilgili de bu örnek kaymakamı çalışmalarından dolayı çok seviyor... Bir yıl öncesi Çerkezköy'de görev yapan Karahisarlı, orada da spora yaptığı hizmetleri ile tanınıyor. Saim Saffet Karahisarlı, Üsküdar'a tayini çıktıktan sonra da gönüllü olarak sporu okullara kadar getirmiş... Hemen hemen her hafta bir okulu ziyaret ederek, orada Beden Eğitimi derslerinin saatlerinin daha da arttırılmasını sağlamış... Üsküdar'daki okullara devletin de imkanlarını kullanarak spor için destek sağlayan Kaymakam Saim Saffet Karahisarlı, şu sözleriyle beni etkiliyor: "Çocuklarımıza mutlaka sporu sevdirmemiz lazım. Sporu seven çocuklar terörist olmaz. Meyhanelere ve kahvehanelere gitmez. Bu yüzden sağlıklı bir nesil yetiştirmek istiyorsak, ilkokul çağlarında çocuklarımızı sporun içine sokmalıyız. Spor, ülkeleri bile birbirine yaklaştırıyor. En büyük örnek 2002 Dünya Kupası... Sanki Japonya ve G. Kore tek bir ülke olmuştu. Bütün anne ve babalara çocuklarını spora teşvik etmesini istiyorum. Spordan hiçbir zarar gelmez. Bu konuda anne ve babalar olduğu gibi herkese görev düşmektedir. Biz de kendi çabamızla birşeyler yapmaya çalışıyoruz. Fakat inanıyorum ki; Üsküdar kısa zamanda sporun merkezi haline gelecektir." Bütün devlet idarecilerimiz Üsküdar Kaymakamı Saim Saffet Karahisarlı gibi sporun sevdalısı olursa, Türk gençliği, Atasının dediği gibi; "parlak zekasını" sporla bütünleştirip büyük başarılara imza atacak... Ben inanıyorum... Siz de inanın...