Sevgili okurlarım, önce Kurban Bayramınızı kutluyarak yazıma başlamak istiyorum. Beni en çok üzen olay, Konya'daki 11 katlı bir binanın çökmesi oldu. İhlas Haber Ajansı'ndan gelen ilk görüntülerde durumun ne kadar da vahim olduğu ortaya çıkıyordu. Deprem şeridinin içinde olmamasına rağmen Konya'daki bir büyük binanın çökmesi insan hayatının ne kadar ucuz olduğunu bir defa daha gösterdi. Ölenlere rahmet, sağ olarak kurtulan vatandaşlarımıza da sağlık ve sıhhat diliyorum. Devletin inşaatlar için bir standardı olmalı. Ben Avrupa'ya da gittim ve oradaki evlerin bizimkinden çok farklı olduğunu gördüm. Her evin yapısı aynı. Üstelik dış boyama stilinin de aynı olduğunu görüyorsunuz. Çünkü oradaki belediye, evin nasıl yapılması gerektiğini inşaatı yapacak olan firmaya bildiriyor. Herşey belli bir sisteme göre yapılıyor ve aynı zamanda da sıkı şekilde denetleniyor. Ama bizde durum çok farklı. Herkes her yerde her istediğini yapıyor... Dünyanın en güzel şehri olan İstanbul'u ne hale getirdiğimizin farkında mıyız acaba? Üstelik İstanbul bir deprem bölgesi. Biz İstanbul'da bir tarihi heder ettik. Haliç'i, İstanbul Boğazı'nı ve Marmara Denizi sahillerini pislik yuvası haline getirdik. Neyse ki, Haliç'i kurtarma çalışmaları sonuç vermeye başlıyor. Recep Tayyip Erdoğan ve ondan sonra gelen Ali Müfit Gürtuna ve başkanlarımız sayesinde Haliç'in temizlendiğini görüyoruz. Eğer geçmişte sur içi korunup, onun dışında kalan yerler planlı şekilde yapılsaydı, İstanbul bugün çok değişik bir şehir olacaktı. Ama hiçbiri olmadı. İstanbul'a peşkeş çekildi. Devlet arazisi üzerinde gecekondular bitti, ama yetkililer bunu seyretti. Ben burada doğmama rağmen ne rahmetli babam ne de ben devletin arazisine konmadık. Çünkü buraları herkese aittir. Bunun vebalini kimler taşıyacak?.. Dün Z.Burnu'ndaydım. Buradaki yüksek katlı binaları görünce bana bir ürperti geldi. Konya'daki binanın çöküşü aklıma geldi ve kendi kendime sorular sordum: Acaba buradaki yapılar nasıl yapılmış? Nasıl malzeme kullanılmış? Binalar radya-temel ve tünel-kalıp sistemine göre mi yapılmış?. İşte ben bundan sonra bir ev alsam bu özellikleri sorarım artık... Çünkü insan hayatı bu kadar ucuz değil. Evet Zeytinburnu'nun çehresi çok değişmiş. Fakat her taraf beton yığını... Sahil ise güzelleştirilmiş ama gençlerin başka amaçla buralara gittiklerini görüyorum. Kahvehaneler gençlerle dolu. Bütün bunlar ister istemez canımı sıkıyor. İstanbul'un en kalabalık ilçelerinden biri olan Zeytinburnu'nun 3.Lig'deki takımı da evlere şenlik. Gençleri spora bağlayacak bir kulüp kalmamış burada. Yalnız Zeytinburnuspor değil, diğer amatör takımların da hali içler acısı... Zeytinburnu Yeşiltepe Mahallesi'nde bir arkadaşıma giderken bir binanın altında tabelaya gözüm takılıyor. Benim dalım spor olduğu için tabelaya şöyle bir yakından bakıyorum; İdmangücü yazısı ile karşılaşıyorum... Kuruluş tarihi de 1956. Bu yazı benim ilgimi çekti... Araştırıyorum ve muhatablarımı buluyorum. Karşıma 75 yaşında bir amca çıkıyor; "Oğlum, bizim mahallenin gençlerini birahanelerde ve kahvehane köşelerinde görünce yüreğim sızlıyor" diyor. Hasan Bayram amca, daha önce kendi binasının alt katını da İdmangücü Kulübü'ne vermiş, üstelik kira parası almadan. Fakat kulüp bir türlü ilgisizlikten federe haline gelememiş. 1975 yılında da mahallenin İdmangücülü 6 genci, o zamanlar 2.Lig'de bulunan Kırklarelispor'da direkt forma giymiş. Orada bulunan bir kahvehaneye giriyoruz... Duvarlarda İdmangücü'nün resimleri var. Gençler, bu resimlere bakarak iç geçiriyor. Kulübün son başkanlığını Niyazi Filiz yapmış. Bu kulüpde yetişip de Yedikule'de gol kralı olan Recai Türkay da aynı şeyleri söylüyor: "Benim de bir çocuğum var, ama endişeleniyorum. Burası benim mekanım, terkedecek değilim. Bulunduğumuz mahalle çok zengin bir yer oldu. Bir işadamının bu işe sahip çıkmasını istiyorum." Hasan Bayram amca ise "Yeter ki bu gençleri şu kahvehane köşelerinden kurtarsınlar, ben bir ev değil apartmanımı bile vermeye hazırım" diyerek yürekliliğini ortaya koyuyor. Sayın Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın'ı ziyaret etmiştim. Başkanım bana söz vermişti; bu mahalledeki vatandaşların isteklerini yerine getireceğine dair... Murat Aydın, büyük bir tekstil alanına sahip olduğunu da belirtip, bu mahalle sakinlerinin isteklerini yerine getireceğini söylemişti. Aman başkanım, gençlere sahip çıkalım. Onlar bizim geleceğimiz...