27 Mayıs 1960 darbesi, Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki emir-komuta zinciri dahil, ülkedeki bütün dengeleri altüst ettikten sonra, 68'liler kuşağının kaynattığı cadı kazanından, PKK ve bölücülük başta terör örgüt ve hareketleri ve bugüne kadar süren tüm musibetler çıkmıştır. Bu gerçeğe rağmen "68'liler Birliği Vakfı" denilen kuruluş, bir kâbusun efsanesini bazı etkinliklerle canlı tutmaya çalışır. Vakıf, şimdi de, Türk Ordusunun şanlı zaferine adeta sahip çıkmak istercesine, 30 Ağustos Zaferi'nin başlangıcı olan 26 Ağustos'ta Afyon'da başlayıp 9 Eylül'de İzmir'de sona erecek bir dizi etkinlik düzenliyormuş... Mustafa Kemal'e ihanet Hatırlardadır, 60'lı yılların sonunda Deniz Gezmiş ve arkadaşları gene Mustafa Kemal'in aziz adını kötüye kullanarak, Samsun'dan Anakara'ya sözde Bağımsızlık Yürüyüşü yapmışlardı. Ne var ki bunların yolunun Mustafa Kemal'in yolu olmadığı belli idi. Gezmiş ve arkadaşları darağacına, Mustafa Kemal'in adını anarak değil Marks, Engels ve Lenin'in adlarını anarak ve "Yaşasın Kürt halkı" nidalarıyla gitmişlerdi. Onların günahlarını Allah affetsin. Ama geride kalan Vakıfçılar, bize Atatürkçü, daha doğrusu "Mustafa Kamalci" olduklarını yutturmaya kalkmasınlar. Eğer onlar altmışlı-yetmişli maksatlarına nail olsalardı Türkiye bağımsız değil Sovyet peyki olacaktı. Onların anti-emperyalizmleri Sovyet kötülükler imparatorluğuna karşı değil, bu imparatorluğun emellerine engel olan NATO'ya ve ABD'ye karşı idi! Kendi itiraflarıyla 6. Filo bahriyelilerini Dolmabahçe'de Türklüğe yakışmayan bir hareketle denize dökerlerken, Türkiye'nin de Sovyet tehditlerine maruz kaldığı sıralarda güvencemiz olan bir kuvvete karşı çıkıyorlardı. Gerçekleri çarpıtmasınlar!.. Mater ve Kürkçü 68'liler Vakfı Başkanı Gökalp Eren'in, Emin Çölaşan'a, Nadire Mater'in "Mehmed'in Kitabı" ile ilgili skandal konusundaki yazıları vesilesiyle gönderdiği mektup da çok ilginç: Bu dizi yazılarda adı geçen Ertuğrul Kürkçü o 60-70'li yıllardaki cadı kazanının Gezmiş ve Mahir Çayan gibi başlıca terörist aktörlerindendi. Kızıldere'deki samanlık baskınından her nasılsa canını kurtarmıştı. Sanırsam Nadire Hanım'ın yaşı o yıllarda aktif olmaya müsait değildi ama ruhen '68'li olmak iddiasındadır.. Fakat gelin görün ki veya tecelliye bakın ki '68'liler onları solcu saymıyorlar, ABD vakfından para aldıkları için davaya ihanet eden "dönekler" addediyorlar... Böylesine, aşırı solculuktan liberalizme veya liboşluğa "dönekler" de çok.. Bazıları hakikati samimi olarak gördükleri için bazıları da burs, mali yardım vs. rantlar bu tarafta olduğu için! Umut solda imiş... 68'liler Vakfı'nın geçmişini ve Marksist olduğunu bilmesem, şu sırada Avrupa Birliği ve IMF konularında "Bağımsızlık" söylemlerini neredeyse takdir edeceğim. Ama onların bağımsızlıktan anladıkları başka şey! Sayın Gökalp Eren hâlâ umudun sosyal demokrasiden öte Komünist-Markist solda olduğu iddiasında.. Ne demeli, insanlar gibi vakıflar da hayal ettikleri kadar yaşarlar! GÜNÜN FİKİR KIRINTISI "Tarihten öğrendiğimiz şey, tarihten hiç ders almadığımızdır!" GEORG WILHEM F. HEGEL